1921 yılının Ağustos ve Eylül ayları, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en kritik dönüm noktasına sahne oldu. Yunan ordusu, Ankara'ya doğru ilerleyişini sürdürüyordu ve vatanın kalbi tehlike altındaydı. Mustafa Kemal Paşa, 23 Ağustos'ta başlayan Sakarya Meydan Muharebesi'nde tarihi emrini verdi: "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." Bu taktik, ordunun bir cephe hattı yerine tüm vatan toprağını savunma alanı olarak görmesi anlamına geliyordu.
22 gün 22 gece süren amansız bir mücadelenin ardından, Türk ordusu zaferle ayrıldı. Bu zafer, savaşın seyrini ulusun lehine çeviren mutlak bir dönüm noktası oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), bu eşsiz başarıyı ve Mustafa Kemal Paşa'nın üstün komutanlığını takdir etmek için iki büyük onur bahşetti.
Bu iki unvan, sadece birer rütbe veya lakap değildi. Bunlar, TBMM'nin ve Türk milletinin ona olan sarsılmaz güveninin ve minnetinin bir ifadesiydi. Sakarya, "Gazi" Mustafa Kemal'in liderliğinde kazanıldı ve ertesi yıl gerçekleşecek olan Büyük Taarruz'un ve nihai zaferin temeli atıldı.
Mareşal rütbesinin en belirgin simgesi, Mareşal Batonu'dur. TBMM, bu tarihi kararın ardından Mustafa Kemal Paşa'ya özel olarak tasarlanmış bir mareşal batonu hediye etti.
Gazilik ve Mareşallik unvanları, Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri kariyerindeki en yüksek onurlardır. Ancak daha da önemlisi, bu unvanlar milletin iradesiyle (TBMM tarafından) verilmiştir. Sakarya'da kazanılan zafer, "Gazi" unvanını alan komutanın önderliğinde, vatanın bütünlüğünün ve Türk devletinin kuruluş yolunun geri dönülemez şekilde açıldığını tüm dünyaya ilan etmiştir. Bu nedenle, 19 Eylül 1921, yalnızca bir zafer günü değil, aynı zamanda ulusal birliğin ve liderliğin taçlandırıldığı simgesel bir tarihtir.
Bu içerik, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecindeki kritik bir dönüm noktasını anlamak isteyenler için hazırlanmıştır. Daha fazla bilgi için Anıtkabir Müzesi ve Türk Tarih Kurumu kaynaklarına başvurabilirsiniz. 📖