14. yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlı İmparatorluğu Balkanlar'da hızla genişliyordu. Bu durum, başta Macaristan Kralı Sigismund olmak üzere Avrupa'nın büyük güçlerini endişelendiriyordu. Osmanlı'nın bu ilerleyişini durdurmak amacıyla, Papa IX. Bonifacius'un çağrısıyla büyük bir Haçlı Ordusu oluşturuldu.
Haçlı ordusu, Tuna Nehri üzerinde stratejik öneme sahip Niğbolu Kalesi'ni kuşattı. Kale, Osmanlı garnizonu tarafından savunuluyordu. I. Bayezid, ordusunu hızla toplayıp Niğbolu'ya doğru yürüdü. İki ordu, 25 Eylül 1396 tarihinde Niğbolu önlerinde karşılaştı.
Savaşın en kritik anı, tecrübesiz Fransız şövalyelerinin, Osmanlı hafif piyadelerini (azap) görüp disiplinsiz bir şekilde hücuma kalkması oldu. Bu aceleci saldırı, Osmanlı ordusunun planladığı bir tuzaktı. Şövalyeler, Osmanlı'nın ana kuvvetlerine ve özellikle de iyi gizlenmiş yeniçerilere kadar ilerledi. Yeniçerilerin ok ve tüfek atışları, ardından da süvarilerin (sipahiler ve akıncılar) yan ve arkadan yaptığı taarruzla Haçlı ordusu çembere alındı.
Niğbolu Savaşı, Osmanlı'nın Balkanlar'daki varlığını kesinleştiren, Avrupa'nın birleşik gücüne karşı kazanılmış büyük bir meydan savaşıdır. I. Bayezid'in "Yıldırım" unvanını almasını sağlamış ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş döneminin en parlak zaferlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.