Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Kaime, bugünkü anlamıyla tam olarak banknot sayılmasa da, devletin çıkardığı ilk kağıt para niteliğini taşır. 1840 yılında tedavüle giren bu para birimi, hem mali bir çözüm arayışının hem de modernleşme çabalarının somut bir örneğidir.
Kaime, Arapça "daim, sürekli" anlamına gelen "kaim" kelimesinden türemiştir. Resmi adı "Kaime-i Mutebere-i Nakdiye" yani "Geçerli Kağıt Para"dır. Altın ve gümüş sikkelere (madeni paraya) alternatif olarak basılan, faiz getirili bir borç senedi / hazine bonosu karakteri taşıyordu. Yani tam anlamıyla bugünkü itibari para değil, devletin borçlanma aracıydı.
19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı maliyesi ciddi sıkıntılar içindeydi:
İlk kaimeler el yazması (hat ile) ve tek taraflı basılmıştı. Üzerinde:
1852'den itibaren İngiltere'de matbaada basılan, iki taraflı ve daha güvenlik önlemli (zemin desenli, filigranlı) kaimeler tedavüle girdi. Bu, onu bugünkü banknotlara daha çok benzetti.
Ne yazık ki Kaime, planlandığı gibi istikrarlı bir araç olamadı:
Kaime, 1862 yılında Abdülaziz döneminde, Maliye Nazırı Yusuf Kamil Paşa'nın liderliğindeki bir operasyonla ("Tashih-i Sikke") piyasadan toplatılarak tedavülden kaldırıldı. Yerine tekrar altın ve gümüş sikkeler geçti. Osmanlı, gerçek anlamda ilk banknotları (Evrak-ı Nakdiye) 1863'te kurulan Osmanlı Bankası ile birlikte çıkarmaya başlayacaktı.
Sonuç olarak, Kaime, Osmanlı İmparatorluğu'nun çalkantılı modernleşme sürecinde, mali çıkmazlara bulunmaya çalışılan pratik bir çözüm olarak doğmuş, ancak ekonomik disiplinsizlik nedeniyle beklenen başarıyı gösterememiş, fakat finansal tarihte silinmez bir iz bırakmıştır.