Öz Şiir, Türk edebiyatında 1920'lerden itibaren gelişen ve şiiri her türlü düşünsel, toplumsal, siyasi içerikten arındırarak salt şiirsel değerler üzerine inşa etmeyi amaçlayan bir anlayıştır. Bu akımın temsilcileri, şiirin kendi dil, biçim ve müziksel yapısına odaklanmış, estetik kaygıyı ön planda tutmuşlardır.
"Piyale" ve "Göl Saatleri" gibi eserleriyle sembolizmin Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisidir. Şiirlerinde musiki, renk ve hayal gücüne büyük önem vermiş, "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" adlı yazısında şiirin anlamdan çok musikiye yakın olduğunu savunmuştur.
"Kendi Gök Kubbemiz" adlı eseriyle öz şiirin önemli temsilcilerinden olmuştur. Ahenk, dil mükemmelliği ve biçim kusursuzluğuna verdiği önemle tanınır. "Ok" şiiri bu anlayışın tipik örneklerindendir.
"Çile" adlı şiir kitabı ve aynı adlı şiiriyle öz şiirin önemli temsilcilerindendir. Mistik ve felsefi temaları, güçlü imgeleri ve özgün diliyle Türk şiirinde kendine has bir yer edinmiştir.
Şiirlerinde zaman, rüya, musiki ve estetik temalarını işlemiş, dilin olanaklarını zorlayarak öz şiirin önemli örneklerini vermiştir. "Bütün Şiirleri" adlı kitabında toplanan şiirleri bu anlayışı yansıtır.
"Otuz Beş Yaş" şiiriyle hafızalara kazınan şair, ölüm, yaşam ve zaman temalarını işlediği şiirlerinde sade, duru ve ahenkli bir dil kullanmıştır.
"Fahriye Abla" ve "Olvido" gibi şiirleriyle tanınan Dıranas, hece ölçüsünü modern bir anlayışla kullanmış, ahenk ve biçim mükemmelliğine önem vermiştir.
Öz Şiir anlayışı, Türk edebiyatında şiirin bağımsız bir sanat dalı olarak gelişmesine önemli katkılar sağlamış, dilin olanaklarını genişletmiş ve sonraki kuşak şairleri derinden etkilemiştir.