Günlük hayatta sıkça kullandığımız “püf noktası” deyimi, bir işin en kritik, en ince ve en önemli kısmını ifade eder. Peki, bu ilginç deyim nereden geliyor? Kökeni, oldukça somut bir el sanatına, deri işçiliğine dayanıyor.
Eskiden deri eşya (çanta, kundura, cüzdan vb.) yapan ustalar, deriyi şekillendirip dikmek için önce delik delmeleri gerekiyordu. Bu delikleri açmak için kullandıkları özel bir alete “püf” adı verilirdi. Püf, ucu sivri, delmeye yarayan bir tür biz veya zımbaydı.
Deri dikilecekse, önce püf ile delikler açılır, ardından iğne ve iplikle bu deliklerden dikim yapılırdı. İşte bu delik açma işlemine de “püflemek” denirdi.
Deri dikiminde deliklerin yeri ve düzgünlüğü son derece önemliydi. Delikler eşit aralıklı ve düzgün açılmazsa, dikim çarpık olur, deri yırtılabilir veya ürün sağlamlığını kaybedebilirdi. Ustanın mahareti, bu “püf noktaları”nı tam doğru yere, doğru şekilde açabilmesindeydi.
Yani, “püf noktası”, işin geri kalanının üzerine kurulduğu, dikkat ve ustalık gerektiren en hassas ve belirleyici adım anlamına geliyordu.
Zamanla bu somut anlam, mecazi bir anlama evrildi. Herhangi bir işin, meselenin, formülün veya problemin en can alıcı, en önemli kısmı için “püf noktası” denmeye başlandı.
“Püf noktası” deyimi, dilimize bir zanaat terimi olarak girmiş, ancak anlam genişlemesiyle hayatın her alanında kullanılan değerli bir mecaz haline gelmiştir. Bir işin en ince, en ustalık gerektiren ve başarıyı belirleyen kısmını anlatmak için, yüzyıllar öncesinin deri ustalarından bize miras kalmıştır.
Bir daha bu deyimi kullandığınızda, arkasındaki bu derin ve elle tutulur hikayeyi hatırlayabilirsiniz. Çünkü her başarılı işin, tıpkı düzgün dikilmiş bir deri eşya gibi, doğru “püf noktaları” vardır. 🔍