Realizm, 19. yüzyılın ortalarında Romantizme bir tepki olarak doğmuştur. 🔍 Gerçekleri olduğu gibi yansıtmayı, gözleme ve belgelere dayanmayı, toplumsal ve günlük hayatı nesnel bir şekilde anlatmayı hedefler. Sanat, "sanat için" değil, "toplum için" anlayışıyla hareket eder.
Fransız edebiyatının dev ismi Balzac, "İnsanlık Komedyası" adını verdiği 90'dan fazla romandan oluşan bir diziyi hayata geçirmiştir. Eserlerinde Fransız toplumunun her katmanından karakterlere yer vermiş, para, güç ve sosyal statünün insanlar üzerindeki etkisini acımasız bir gerçeklikle anlatmıştır.
Asıl adı Marie-Henri Beyle olan Stendhal, romanlarını adeta bir "yol haritası" gibi keskin bir psikolojik analizle inşa etmiştir. Karakterlerinin iç dünyalarını, tutkularını ve toplumla çatışmalarını derinlemesine işlemiştir.
Flaubert, Realizm'in en titiz ve "sanat için sanat" anlayışına en yakın ismidir. Kelime seçiminde ve cümle yapısında mükemmeliyetçiliği ile tanınır. "Madam Bovary" romanı, hem konusu hem de üslubuyla edebiyat dünyasında bir dönüm noktası olmuştur.
Tolstoy, eserlerinde insanlık durumunu, ahlakı, dinî ve felsefi sorgulamaları devasa bir tuval üzerine işlemiştir. Betimlemeleri ve karakter tahlilleriyle okuyucuyu hikayenin içine çeker. "Savaş ve Barış" adlı eseri, dünya edebiyatının en büyük başyapıtlarından biri kabul edilir.
Dostoyevski, Realizm'in sınırlarını zorlayarak, insan ruhunun en karanlık, karmaşık ve derinlikli köşelerine inmiştir. Eserlerinde suç, ceza, vicdan, özgür irade ve inanç gibi temaları felsefi bir derinlikle ele almıştır. Karakterlerinin psikolojik çözümlemeleri eşsizdir.
💡 Not: Bu yazarlar, sadece dönemlerinin toplumunu anlatan birer ayna değil, aynı zamanda insan doğasının evrensel gerçeklerini keşfeden filozof-sanatçılardır. Eserleri, bugün bile okunduğunda güncelliğini ve derinliğini korumaktadır.