Sanat ve edebiyat tarihinde, dünyayı algılama ve temsil etme biçimimizi kökten değiştiren iki önemli akım olan Romantizm ve Realizm, birbirine zıt felsefelere sahiptir. 18. yüzyılın sonlarında yükselen Romantizm'e bir tepki olarak 19. yüzyılın ortalarında doğan Realizm, sanatın işlevi ve konusu hakkında adeta bir devrim yaratmıştır. Gelin, bu iki güçlü akım arasındaki temel farkları birlikte inceleyelim.
Romantizm, 1800'lerin başlarında Avrupa'da, Aydınlanma'nın katı akılcılığına ve sanayileşmenin getirdiği yabancılaşmaya bir tepki olarak doğdu. Duyguları, hayali, doğaüstünü, bireyselliği ve geçmişe özlemi ön plana çıkaran bir akımdır.
Önemli Temsilcileri: Victor Hugo, Goethe, Lord Byron, William Wordsworth, Caspar David Friedrich.
19. yüzyılın ortalarında, özellikle endüstri devriminin sert sosyal koşulları ve pozitivizm felsefesinin etkisiyle, Romantizm'in kaçışçı tavrına bir yanıt olarak ortaya çıktı. Realizm, sanatı "gülün pembe gözlüğünden" kurtarmayı ve olduğu gibi, en yalın haliyle gerçeği tasvir etmeyi amaçlar.
Önemli Temsilcileri: Honoré de Balzac, Gustave Flaubert, Stendhal, Charles Dickens, Lev Tolstoy, İvan Turgenyev.
Romantizm: "Olması Gereken" veya "Hissedilen" gerçeklik.
Realizm: "Olduğu Gibi" olan, gözlemlenebilir gerçeklik.
Romantizm: Duygular, tutkular ve öznellik baskındır.
Realizm: Akıl, gözlem, nesnellik ve tarafsızlık baskındır.
Romantizm: Doğa, idealize edilmiş, ulvi ve ruhani bir güçtür.
Realizm: Toplum ve onun maddi koşulları, en çok ilgilenilen konudur.
Romantizm: Olağanüstü, asi, toplumdan farklı, "dâhi" birey.
Realizm: Sıradan, günlük hayattan, toplumsal koşullardan etkilenen birey.
Romantizm: Süslü, mecazlarla dolu, coşkulu ve lirik bir anlatım.
Realizm: Yalın, süssüz, net ve betimleyici bir anlatım.
Romantizm ve Realizm, sanatın ve edebiyatın sınırlarını genişleten, birbirini tamamlayan iki dev akımdır. Romantizm, insan ruhunun derinliklerine ve sınırsız hayal gücüne yaptığı vurguyla öne çıkarken; Realizm, bizi gerçek dünyanın somut sorunları ve sıradan güzellikleriyle yüzleştirir. Bir resme baktığımızda veya bir roman okuduğumuzda, onun bu iki bakış açısından hangisine daha yakın olduğunu anlamak, eseri derinlemesine kavramamızı sağlayacaktır.