Rönesans, kelime anlamıyla "yeniden doğuş" demektir ve Avrupa'da 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar uzanan, sanat, bilim, felsefe ve edebiyatta köklü bir dönüşümü ifade eder. Bu büyük kültürel hareketin ortaya çıkmasında pek çok faktör rol oynadı: coğrafi keşifler, klasik metinlere yeniden ilgi, zengin tüccar sınıfının yükselişi... Ancak, hiçbir teknolojik gelişme, kağıdın yaygınlaşması ve matbaanın icadı kadar doğrudan ve hızlı bir etki yaratmamıştır. Bu yazıda, bu iki mucizenin Rönesans'ı nasıl mümkün kıldığını inceleyeceğiz.
Rönesans'tan önce Avrupa'da yazı malzemesi olarak genellikle parşömen (hayvan derisi) kullanılıyordu. Parşömen hem pahalıydı hem de üretimi zahmetliydi. Bu da kitapların çok değerli ve nadir nesneler olmasına, dolayısıyla bilginin kilise ve aristokrasi gibi çok dar bir kesimle sınırlı kalmasına neden oluyordu.
Kağıt ise Çin'de icat edilmiş, İslam dünyası aracılığıyla (özellikle Endülüs ve Sicilya üzerinden) Avrupa'ya ulaşmıştı. 13. yüzyılda İtalya ve İspanya'da kağıt imalathaneleri kurulmaya başlandı. Kağıdın avantajları devrim niteliğindeydi:
Kağıt, bilginin "fiziksel" taşıyıcısı olarak, kitlesel iletişim için zemin hazırladı. Ancak asıl patlama, bilgiyi bu kağıtlara hızlı ve seri bir şekilde aktaracak bir makinenin icadıyla geldi.
Alman kuyumcu Johannes Gutenberg, 1450'lerde hareketli metal harflerle baskı yapabilen matbaayı geliştirdi. Bu icat, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biriydi.
Kağıt ve matbaa, birbirini tamamlayan iki teknoloji olarak, Rönesans'ın temel dinamiklerini harekete geçirdi:
İstanbul'un fethi (1453) sonrası İtalya'ya gelen Bizanslı bilginler, antik Yunan ve Roma metinlerinin kaynaklarını getirdi. Matbaa sayesinde Platon, Aristoteles, Cicero gibi düşünürlerin eserleri hızla basılıp yayıldı. Hümanist düşünce, elle kopyalanarak yayılamayacak bir hızla Avrupa'ya yayıldı.
Kutsal metinler (İncil) ilk kez Latince dışında, yerel dillere (vernaküler) çevrilip basıldı. İnsanlar dini metinleri kendi dillerinde okuyup yorumlayabildi. Bu durum, kilisenin bilgi üzerindeki tekelini sarstı ve Reform hareketinin de, dolayısıyla Rönesans'ın eleştirel ruhunun da fitilini ateşledi.
Bilimsel buluşlar ve deney sonuçları, matbaa sayesinde hızla bilim çevrelerine ulaştı. Copernicus, Galileo ve Vesalius gibi bilim insanlarının çalışmaları, geniş kitlelerce takip edilip tartışılır hale geldi. Bilgi birikimi hızlandı ve doğa bilimleri gelişti.
Sanatçılar, basılı kitaplardan (anatomi, perspektif, mimari çizimler) yararlanmaya başladı. Edebiyat, Dante, Petrarca, Boccaccio ve daha sonra Shakespeare gibi yazarların eserlerinin basılmasıyla yeni bir boyut kazandı.
Rönesans, birçok sosyal ve ekonomik faktörün birleşimiyle ortaya çıkmış olsa da, kağıt ve matbaa olmadan bu kadar hızlı, yaygın ve kalıcı olamazdı. Bu iki teknoloji, bilginin üretim, çoğaltım ve dağıtım sürecini kökten değiştirerek:
Gutenberg'in matbaası, tarihteki ilk "kitle iletişim devrimi"ni başlattı ve Rönesans'ı, fikirlerin kitlesel olarak paylaşıldığı bir "yeniden doğuş" hareketine dönüştürdü. Bugünün internet devrimi neyse, 15. yüzyıl Avrupası için matbaa da aynı derecede çığır açıcı bir güce sahipti.