Orta Çağ'ın en çarpıcı ve saygı duyulan liderlerinden biri olan Selahaddin Eyyubi, sadece bir komutan değil, aynı zamanda adaleti, cömertliği ve centilmenliği ile efsaneleşmiş bir devlet adamıdır. Onun adı, tarih sayfalarında en çok 1187'de Kudüs'ü Haçlı işgalinden kurtaran "Kudüs Fatihi" olarak geçer.
Selahaddin Yusuf bin Eyyub, 1138 yılında Tikrit'te (bugünkü Irak'ta) Kürt kökenli bir ailede dünyaya geldi. Askeri ve siyasi eğitimini, Suriye'deki Zengi Hanedanı'nın hizmetinde alarak yetişti. Yetenekleri ve liderlik vasıfları sayesinde hızla yükseldi ve nihayetinde Mısır'ın veziri oldu. Buradan başlayan süreçte, Mısır, Suriye, Kuzey Mezopotamya ve Yemen'i bir araya getirerek güçlü bir Eyyubi Devleti kurdu.
Selahaddin Eyyubi'nin en büyük amacı, 88 yıldır Haçlıların kontrolünde olan Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturmaktı. Bu hedefe giden yoldaki en kritik adım, 4 Temmuz 1187'deki Hittin Savaşı oldu. Selahaddin, ustaca taktiklerle Haçlı ordusunu tamamen yok etti ve Kudüs Krallığı'nın kuvvetlerini etkisiz hale getirdi. Bu zaferden sonra, şehir kuşatıldı ve 2 Ekim 1187'de Kudüs barış yoluyla teslim alındı.
Bu fetih, tarihteki diğer birçok şehir ele geçirme olayından kökten farklıydı. Selahaddin Eyyubi:
Selahaddin, savaş meydanındaki cesareti kadar, devlet adamlığı ve karakteriyle de öne çıktı.
Selahaddin Eyyubi, Batılı tarihçiler ve edebiyatçılar tarafından dahi "şövalyelik erdemlerinin" timsali olarak anıldı. Onun hayatı ve mücadelesi, günümüzde de sayısız kitap, belgesel ve sinema filmine konu olmaya devam ediyor. Özellikle Kudüs'ün anahtarını teslim etmesi, adaletin ve merhametin zaferinin evrensel bir sembolü haline geldi.
1193'te Şam'da vefat eden Selahaddin Eyyubi, arkasında sadece topraklardan oluşan bir imparatorluk değil, erdem, birleştiricilik ve insanlık üzerine kurulu ölümsüz bir miras bıraktı. O, bugün hala Doğu'da ve Batı'da, farklı kültürler tarafından saygıyla anılan ender tarihi şahsiyetlerden biridir.