Serenad Struma Olayı, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan ve tarihin en trajik deniz facialarından biri olarak kayıtlara geçen insanlık dramıdır. Bu olay, savaşın acımasız yüzünü, insanlığın yaşadığı çaresizliği ve uluslararası politikaların insan hayatı üzerindeki etkilerini gözler önüne seren önemli bir tarihsel vakadır.
Struma, 1867 yapımı, Panama bandıralı bir buharlı gemiydi. Aralık 1941'de Romanya'nın Köstence limanından, içinde çoğunluğu Yahudi olan 769 mülteciyle Filistin'e doğru yola çıktı. Bu yolcular, Nazilerden kaçan ve hayatta kalma umudu taşıyan insanlardı.
Gemi son derece bakımsız ve güvenliksizdi - motorları düzgün çalışmıyor, tuvalet ve temizlik imkanları yetersizdi. Yolcular, adeta bir "ölüm gemisi"nde umuda yolculuk yapıyorlardı.
Struma, motor arızası nedeniyle Aralık 1941'de İstanbul limanına sığınmak zorunda kaldı. Burada geminin durumu incelendi ve teknik olarak denize açılamayacak durumda olduğu anlaşıldı.
İngiliz mandası altındaki Filistin'e gitmek isteyen yolcular için Türk hükümeti, İngiliz yetkililerden gerekli izinleri beklemek zorundaydı. Bu süreçte gemi, 70 gün boyunca İstanbul açıklarında demirli kaldı.
İngiliz hükümetinin yolcuların Filistin'e girişine izin vermemesi ve Türk hükümetinin de gemiyi Karadeniz'e çıkarmaya karar vermesiyle, Struma 23 Şubat'ta İstanbul'dan ayrıldı.
Ertesi gün, 24 Şubat 1942 sabahı, bir Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek batırıldı. Faciada 768 yolcu ve 10 mürettebat hayatını kaybetti. Sadece bir kişi - David Stoliar - kurtulabildi.
Serenad Struma faciası, Holokost döneminin en büyük deniz facialarından biri olarak tarihe geçti. Bu olay:
Günümüzde Struma faciası, İstanbul'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde anılmaktadır. İstanbul'da olayın yaşandığı bölgeye bir anıt dikilmiş, facianın kurbanları çeşitli etkinliklerle hatırlanmaktadır.
Bu trajedi, insanlık tarihindeki en karanlık dönemlerden birinin sembolü olarak, barışın ve insan haklarının değerini her zaman hatırlatmaya devam etmektedir.
Serenad Struma Olayı, sadece bir gemi faciası değil, aynı zamanda savaşın insanlık üzerindeki yıkıcı etkilerini ve uluslararası politikaların bireysel hayatlar üzerindeki derin etkilerini anlatan önemli bir tarihsel derstir.