Sergüzeşt, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Samipaşazade Sezai'nin 1888'de yayımlanan ve edebiyatımızda büyük yankı uyandıran eseridir. Roman, realizm akımının Türk edebiyatındaki ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Roman, Kafkasya'dan getirilen genç bir kız olan Dilber'in hikâyesiyle başlar. Dilber, henüz çocuk yaşta İstanbul'a getirilir ve Mustafa Efendi'nin konağına cariye olarak satılır. Burada ağır şartlar altında çalıştırılır ve sık sık dayak yer.
Mustafa Efendi iflas edince Dilber başka bir eve satılır. Burada Celal Bey ile tanışır ve aralarında karşılıklı bir aşk başlar. Celal Bey, Dilber'i özgürlüğüne kavuşturmak ister ancak ailesi buna şiddetle karşı çıkar.
Celal Bey'in ailesi, onu Asaf Paşa'nın kızıyla evlendirmeye karar verir. Dilber tekrar satılır ve Mısır'a götürülür. Burada da mutlu olamayan Dilber, sonunda kendini Nil Nehri'ne atarak intihar eder.
Sergüzeşt, Türk edebiyatında kölelik kurumunu ele alan ilk romanlardan biridir. Samipaşazade Sezai, bu eserle sadece bir aşk hikâyesi anlatmamış, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri de getirmiştir. Romanın dilindeki sadelik ve anlatımındaki gerçekçilik, dönemi için oldukça yenilikçidir.
Eser, okuyucuyu hem duygusal bir yolculuğa çıkarır hem de toplumsal sorgulamalar yapmaya teşvik eder. Dilber'in trajik kaderi, dönemin insanlık dışı uygulamalarının bir yansıması olarak edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır.