“Sessiz Gemi”, Türk edebiyatının en unutulmaz şiirlerinden biri. Ölüm temasını bu kadar zarif, bu kadar derin ve bu kadar evrensel bir dille anlatan az sayıda şiir vardır. Peki bu şiir kime ait? Evet, başlıkta da belirtildiği gibi, bu eşsiz eser, Türk edebiyatının büyük üstadı Yahya Kemal Beyatlı'nın kaleminden çıkmıştır.
Şiir, ilk olarak 1921 yılında Dergâh dergisinde yayımlandı. Yahya Kemal, bu şiirde ölümü, bir limandan sessizce ayrılan ve bir daha geri dönmeyecek olan bir gemi metaforuyla resmeder. Şiirin, şairin çok sevdiği annesi Nakiye Hanım'ın vefatından sonra yazıldığı düşünülür. Bu kişisel acı, şiire samimi ve içli bir ton kazandırmıştır.
Şiirin açılış ve kapanış mısraları, adeta hafızalara kazınmıştır:
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.”
Ve o meşhur son dize:
“Sessiz gemi, ah gidenler, gün gelir dönmeyenler…”
Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958), modern Türk şiirinin kurucularından, tarihçi, diplomat ve düşünürdür. "Sessiz Gemi" dışında "Endülüs'te Raks", "Süleymaniye'de Bir Bayram Sabahı" ve "Akıncı" gibi şiirleriyle de tanınır. Şiirlerinde ahenk, musiki ve derin bir tarih bilinci ön plandadır. "Ne harabî, ne harabatîyim / Kökü mazide olan atiyim" sözü onun maziye bağlılığını ve geleceğe uzanan köklerini özetler.
“Sessiz Gemi”, herkesin bir gün karşılaşacağı nihai ayrılığı, yani ölümü, suya yazılmış bir resim gibi anlatır. Hiçbir dinî veya felsefi söyleme başvurmadan, sade ve yalın bir metaforla evrensel bir duyguya dokunur. Bu, onu sadece edebi değil, aynı zamanda insani açıdan da ölümsüz kılar. Şiir, bestelenmiş ve sayısız kez farklı sanatçılar tarafından yorumlanarak kültürel hafızamızda ayrıcalıklı bir yer edinmiştir.
Sonuç olarak, “Sessiz Gemi”, Yahya Kemal’in dehasının ve ölüm karşısındaki şiirsel duruşunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Limandan usulca açılan o gemi, Türk şiirinin ufuklarında hâlâ sessizce yol alıyor.