Halide Edib Adıvar'ın Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Sinekli Bakkal, ilk kez 1936 yılında yayımlanmıştır. Roman, hem sosyolojik derinliği hem de karakter zenginliği ile öne çıkar. 1942'de CHP Roman Ödülü'nü alan bu eser, yazarın en bilinen ve en çok okunan kitabıdır.
Roman, İstanbul'un geleneksel bir mahallesi olan Sinekli Bakkal'da geçer. Mahalle, adını bir bakkal dükkanından alır ve bu dükkan, romanın odak noktalarından biridir. Eser, II. Abdülhamid dönemi İstanbul'unun toplumsal yapısını, değişen değerleri ve çatışan dünyaları ustalıkla yansıtır.
Romanın en belirgin teması, Doğu ile Batı değerlerinin çatışması ve bir arada var olma ihtimalidir. Rabia (Doğu, din, gelenek) ile Peregrini (Batı, sanat, bireysellik) arasındaki ilişki ve evlilik, bu sentezin simgesel ifadesidir. Yazar, bu sentezi uzlaşma ve hoşgörü üzerine kurar.
Roman, bireyin toplumsal normlar, din ve gelenek karşısındaki konumunu irdeler. Rabia'nın hafızlık kimliği ile sanatçı kimliği arasındaki iç çatışma, Vehip'in toplum dışına itilişi, bireyin özgürlük arayışını yansıtır.
Müzik (Rabia'nın sesi ve ilahileri) ve tiyatro (Vehip'in oyunculuğu), roman boyunca insanları birleştiren, farklı dünyalar arasında köprü kuran bir güç olarak sunulur.
II. Abdülhamid'in istibdat döneminin baskıcı havası, romanda arka planda hissedilir. İmam İlhami Efendi'nin aile içindeki otoritesi, siyasi otoritenin toplumdaki yansıması gibidir.
Sinekli Bakkal, sadece bir kişisel hikaye anlatmaz; bir dönemin ruhunu, çöküş ve değişim sancılarını, bir imparatorluğun son dönemindeki kültürel çatışmaları yansıtan bir toplumsal romandır. Halide Edib Adıvar, karakterleri üzerinden, katı dogmaların tehlikesine, hoşgörünün önemine ve farklı kültürlerin sentezinden doğabilecek zenginliğe işaret eder.
Roman, Türk edebiyatında “roman-ı nevi” (tür romanı) geleneğinin önemli örneklerinden biri kabul edilir ve güncelliğini hiç yitirmeyen temalarıyla her dönem okunmaya değer bir klasiktir.