Gölge, ışığın bir cisme çarparak arkasında bıraktığı karanlık alandır. Ancak tam gölge, bu kavramın en net ve belirgin halidir. Bir cismin, ışık kaynağından gelen ışınları tamamen engellemesi sonucu oluşur. Bu, ışığın düz bir çizgide yayıldığının en güzel kanıtlarından biridir.
Tam gölgenin oluşabilmesi için bazı şartlar gereklidir:
Tam gölge, günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız bir olaydır. Güneşli bir günde yürürken kendi gölgemizi görmemiz, bir odadaki lambanın önünde duran bir eşyanın duvarda oluşturduğu karanlık alan, hep tam gölge örnekleridir.
Gölge boyu, sabit kalmayan, sürekli değişen bir özelliktir. Bu değişimin arkasında yatan bazı temel faktörler vardır:
Gölge boyunu etkileyen bu faktörler, sadece fiziksel olayları anlamamıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda fotoğrafçılık, mimari ve hatta sanatta da önemli bir rol oynar. Işık ve gölge oyunları, bir esere derinlik ve anlam katmanın en etkili yollarından biridir.
Tam gölgenin yanı sıra, bir de yarı gölge (penumbra) kavramı vardır. Yarı gölge, ışık kaynağının tam olarak engellenemediği, kısmi bir karanlık alanıdır. Genellikle, birden fazla ışık kaynağının olduğu veya ışık kaynağının noktasal olmadığı durumlarda ortaya çıkar.
Tam gölge ve yarı gölge arasındaki farkı anlamak, ışığın davranışını daha iyi kavramamızı sağlar. Örneğin, bir ağacın altında oturduğumuzda, güneş ışınlarının bir kısmı yapraklar arasından sızarak yarı gölgeler oluşturur. Bu, gölgelerin sadece karanlık alanlar olmadığını, aynı zamanda ışığın farklı şekillerde etkileşiminin bir sonucu olduğunu gösterir.