Kurtuluş Savaşı'nın en kritik dönemlerinden biri olan 1921 yılı, Türk ordusunun lojistik ihtiyaçlarının had safhaya ulaştığı bir dönemdi. Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde, ordunun giyecek, yiyecek, silah ve mühimmat sıkıntısı ciddi boyutlara ulaşmıştı. İşte tam da bu noktada, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, olağanüstü yetkilerini kullanarak savaşın seyrini değiştirecek bir dizi emir yayınladı. Bu emirler, tarihe "Tekalif-i Milliye Emirleri" (Ulusal Vergi Emirleri) olarak geçti.
1921 yazı, Milli Mücadele'nin en buhranlı günleriydi. Yunan ordusu Ankara'ya doğru ilerliyordu. Ordunun malzeme eksikliği o kadar büyüktü ki, askerlerin çarıkları parçalanmış, erzak stokları tükenmek üzereydi. Düzenli orduyu destekleyecek bir sanayi veya düzenli bir tedarik zinciri yoktu. Bu acil ihtiyacı karşılamak için, 5 Ağustos 1921 tarihinde "Tekalif-i Milliye Emirleri" çıkarıldı ve hemen uygulamaya konuldu.
Mustafa Kemal Paşa, 5 Ağustos 1921'de "Başkomutanlık Kanunu" ile kendisine verilen yetkiye dayanarak bu emirleri yayınladı. Bu kanun, olağanüstü hal koşullarında ülke kaynaklarının seferber edilmesini mümkün kılıyordu.
Emirler, halktan belirli oranlarda malzeme ve hizmet talep ediyordu. İşte o kritik maddeler:
Tekalif-i Milliye Emirleri, kısa sürede inanılmaz bir sonuç verdi.
Tekalif-i Milliye Emirleri, sadece bir malzeme toplama kampanyası değildi. Bu emirler, ulusal birliğin, dayanışmanın ve vatan sevgisinin en somut belgesi haline geldi. Halkın, varını yoğunu ordusuna sunması, Kurtuluş Savaşı'nın nihai zaferle sonuçlanmasında en az cephedeki mücadele kadar önemli bir rol oynadı. Günümüzde de, ülkenin zor zamanlarında dayanışmanın ve fedakarlığın simgesi olarak anılan Tekalif-i Milliye Emirleri, Türk milletinin bağımsızlık azminin ve özverisinin tarihteki altın sayfalarından biridir.