Edebiyatın ve güzel konuşmanın en temel, en etkileyici süslerinden biri olan teşbih (benzetme), anlatıma güç katmak, soyutu somutlaştırmak veya bir kavramı daha iyi açıklamak için kullanılan bir sanattır. Kısaca, aralarında ortak bir nitelik bulunan iki varlık ya da kavramdan zayıf olanın, güçlü olana benzetilmesidir. Bu yazıda, bu kadim sanatın inceliklerini ve çarpıcı örneklerini keşfedeceğiz.
Tam ve kusursuz bir benzetmede genellikle dört unsur bulunur:
Benzetmenin gücü, bu dört unsurun kaçının kullanıldığına göre değişir.
Dört unsurun da (benzeyen, benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı) bulunduğu en açık ve detaylı benzetmedir.
Örnek: "Ahmet, aslan gibi güçlü bir çocuktur."
Benzeyen: Ahmet | Kendisine Benzetilen: aslan | Benzetme Yönü: güçlü | Benzetme Edatı: gibi
Benzetme yönü ve edatı kullanılmaz. Sadece benzeyen ve benzetilen ile yapılır. Çok daha zarif ve şiirseldir.
Örnek: "Gönlüm bir ışık denizidir." (Necip Fazıl Kısakürek)
Benzeyen: gönül | Kendisine Benzetilen: ışık denizi
Benzetme edatı kullanılmaz, ancak benzetme yönü vardır. Benzetme, bir sıfat tamlaması şeklinde kurulur.
Örnek: "Altın saçları rüzgârda dalgalanıyordu."
Benzeyen: saçlar | Kendisine Benzetilen: altın | Benzetme Yönü: rengi/sarılığı/değerliliği
Sadece benzetme edatı ve unsurlardan biri kullanılarak yapılan, kapalı bir benzetmedir.
Örnek: "Bir rüya gibiydi geçen yaz."
Benzeyen: geçen yaz (açıkça söylenmemiş) | Kendisine Benzetilen: rüya | Benzetme Edatı: gibi
Teşbih, dilimize sadece bir süs değil, aynı zamanda güç katar. Anlatımı canlandırır, soyut duygu ve düşünceleri (aşk, özlem, hüzün) somut imgelerle (gül, bülbül, mehtap) resmederek okuyucunun veya dinleyicinin zihninde kalıcı izler bırakır. İster bir şiirde, ister günlük bir sohbette, doğru yerde kullanılan bir benzetme, mesajın etkisini katlayan en güçlü araçlardan biridir.