Türkiye, coğrafi konumu ve topoğrafik yapısı nedeniyle oldukça çeşitli iklim özelliklerine sahiptir. Ülkenin bazı bölgeleri yemyeşil ormanlarla kaplıyken, bazı bölgeleri ise kurak iklimin etkisi altındadır. Peki, Türkiye'nin en az yağış alan bölgesi neresidir? Bu sorunun yanıtı, iklim verileri ve coğrafi faktörler ışığında netlik kazanıyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün uzun yıllar yağış verilerine göre, Türkiye'nin en az yağış alan bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir. Özellikle bölgenin Suriye sınırına yakın kesimleri, ülkenin en kurak noktalarını oluşturur.
Güneydoğu Anadolu'nun bu denli az yağış almasının ardında birkaç temel coğrafi ve klimatolojik neden yatar:
Bölge, kuzeyde Toros Dağları, doğuda Güneydoğu Torosları ile çevrilidir. Akdeniz'den gelen nemli hava kütleleri, bu dağları aşarken yükselir, soğur ve yağış bırakır. Dağları aştıktan sonra alçalan hava kütleleri ise ısınır ve kurur. Bu meteorolojik olaya "yağmur gölgesi etkisi (föhn)" denir ve bölgeyi kuraklaştırır.
Yaz aylarında, bölge subtropikal yüksek basınç alanlarının (örneğin, Asor Yüksek Basıncı'nın uzantılarının) etkisine girer. Yüksek basınç, havanın alçalmasına ve bulut oluşumunun engellenmesine neden olur. Bu da uzun, sıcak ve yağışsız yazlar demektir.
Bölgede hakim olan karasal iklim, yağışların büyük kısmının soğuk aylarda (kış ve ilkbahar) düşmesine neden olur. Yazlar neredeyse tamamen kurak geçer. Buharlaşma oranı çok yüksektir, bu da su kaynakları üzerinde ekstra bir stres oluşturur.
Az yağış, bölgenin doğal ve beşeri coğrafyasını derinden şekillendirmiştir:
Güneydoğu Anadolu genel ortalamada en az yağış alan bölge olsa da, İç Anadolu Bölgesi'ndeki Tuz Gölü ve çevresi de ondan çok da geri kalmaz. Burası da benzer nedenlerle (iç kesimlerde kalması, çevresindeki dağlar) oldukça az yağış (300-350 mm) alır ve ülkenin en kurak noktalarından biridir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin en az yağış alan bölgesi olan Güneydoğu Anadolu, coğrafi konumunun ve fiziki şartlarının bir ürünüdür. Bu kuraklık, bölgenin kimliğini, ekonomisini ve geleceğini şekillendiren en temel faktörlerden biri olmaya devam etmektedir. İklim değişikliği sürecinde, bu bölgedeki su kaynaklarının akılcı yönetimi her zamankinden daha hayati bir öneme sahiptir.