15. yüzyılın ortaları, Balkanlar ve Anadolu için tarihin akışının belirlendiği kritik bir dönemdi. Varna Savaşı, bu coğrafyada gücünü hızla pekiştiren Osmanlı Devleti ile onu durdurmak isteyen son organize Haçlı ittifakı arasında yaşanan ve sonuçları itibarıyla bir çağı kapayıp yeni bir çağı açan mühim bir meydan muharebesidir. Bu yazı, 1444 yılında gerçekleşen bu savaşın nedenlerini, gelişimini ve tarih sahnesindeki derin etkilerini ele alacaktır.
Varna Savaşı, 10 Kasım 1444 tarihinde, bugünkü Bulgaristan'ın Varna şehri yakınlarında, Osmanlı ordusu ile Haçlı ordusu arasında gerçekleşmiştir. Savaş, günümüz takvimiyle cumartesi gününe denk gelmiş ve tarihe "Varna Muharebesi" olarak geçmiştir.
Savaşın kökleri, Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki ilerleyişine dayanır. Özellikle:
savaşın fitilini ateşlemiştir. Haçlı ordusunda Macarlar, Lehler, Eflaklılar ve çeşitli Balkan milletlerinden birlikler bulunuyordu.
Haçlı ordusu, Balkanları geçerek Karadeniz kıyısındaki Varna'ya ulaştı. Bu sırada II. Murat, oğlu adına ordunun başına geçmişti. Savaşın dönüm noktaları şöyle gelişti:
Osmanlı ordusunun merkezine yapılan ilk saldırı püskürtüldü. Ancak Haçlı sol kanadı, Osmanlı sağ kanadını (Rumeli askerleri) geri çekilmeye zorladı.
Savaşın en kritik anı, Macar-Polonya Kralı I. (Vladislav) Ladislas'ın, Yeniçerilerin koruduğu II. Murat'ın bulunduğu merkeze doğrudan bir atlı saldırı düzenlemesiydi. Bu saldırıda kralın atı öldürüldü, kendisi de yere düşerek öldürüldü. Başsız kalan Haçlı ordusunun morali tamamen bozuldu.
Ordunun komutanı János Hunyadi, olan bitenin ardından savaş alanından kaçmak zorunda kaldı. Liderlerini kaybeden Haçlı ordusu, Osmanlı kuvvetleri tarafından büyük bir bozguna uğratıldı.
10 Kasım 1444, yalnızca bir savaşın tarihi değil, aynı zamanda Avrupa ve Balkan siyasi haritasının şekillendiği bir milattır. Varna'da kazanılan zafer, Osmanlı Devleti'ni bir "bölgesel güç" olmaktan çıkarıp bir "imparatorluk" olma yolunda sağlam bir sıçrama tahtası yapmıştır. Hem askeri taktik hem de siyasi sonuçları bakımından incelenmesi gereken bu savaş, bugünkü Güneydoğu Avrupa coğrafyasının oluşumunda da dolaylı bir rol oynamıştır.