Soru:
Sait Faik, "Ben etten, kemikten, deniz kokusundan, soğan ekmekten, şaraptan, yoksulluktan, sıcaktan, insanlardan, kedilerden, martılardan mürekkep biriyim. Hikâyelerim de bundan mürekkeptir." demiştir. Bu sözü, onun hikâye anlayışı ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemez?
- A) Öz yaşam öyküsünden (otobiyografi) beslenir.
- B) Gerçekliği olduğu gibi yansıtma kaygısı taşır.
- C) Eserlerinde sıradan ve somut hayatın izleri vardır.
- D) Anlatımında doğa ve insan sevgisi merkezi bir yer tutar.
- E) Toplumu değiştirmek için edebiyatı bir araç olarak görür.
Çözüm:
💡 Yazarın kendi sözünü yorumlayarak, onun sanat anlayışı hakkında çıkarım yapmamız isteniyor. Sözün odağında "neyi" anlattığı ve "nasıl" anlattığı var.
- ➡️ 1. Adım: Sözü analiz edelim: "Etten, kemikten, deniz kokusundan... mürekkep" olmak, yani bunlardan oluşmak, onun hayatının ve çevresinin doğrudan malzemesini kullandığını gösterir. Bu, A seçeneğini (otobiyografi) ve C seçeneğini (sıradan/somut hayat) güçlü bir şekilde destekler.
- ➡️ 2. Adım: "Deniz", "insanlar", "kediler", "martılar" ifadeleri, onun doğa ve insan sevgisi ile iç içe olduğunu gösterir. Bu da D seçeneğini destekler.
- ➡️ 3. Adım: "Yoksulluk" gibi toplumsal bir gerçekliği de sayması, onun hayatı olduğu gibi, süslemeden aktardığını düşündürür. Bu, B seçeneğini (gerçekliği yansıtma) kısmen destekler, ancak Sait Faik'in gerçekliği kuru bir gözlemcilikle değil, kendi duygu süzgecinden geçirerek verdiğini unutmamak gerekir.
- ➡️ 4. Adım: E seçeneği ise kritiktir. Sait Faik bu sözünde, edebiyatı bir "araç" olarak gördüğünü ima etmez. Aksine, kendisinin ve hikâyelerinin bu somut, gündelik, duyusal hayattan "mürekkep" (oluşmuş) olduğunu söyler. Bu, onun sanatını hayatın ta kendisinden çıkaran, amaç olarak gören bir anlayışa işaret eder. Toplumu değiştirme kaygısı, onun doğrudan ve başat amacı değildir.
✅ Bu nedenle, yazarın bu samimi ve içten sözü, onun edebiyatı bir "araç" olarak gördüğü yargısını desteklemez. Doğru cevap E'dir.