Soru:
James Watson ve Francis Crick'in 1953'te DNA'nın çift sarmal yapısını modellemesi, biyolojide çığır açan bir buluştu. Bu modelin ortaya konması, aşağıdaki alanlardan hangisinin gelişimine en doğrudan katkıda bulunmuştur?
- A) İnsülin hormonunun keşfi
- B) Gen terapisi ve kişiselleştirilmiş tıp uygulamaları
- C) Aşı üretim tekniklerinin iyileştirilmesi
- D) Mikroskobun icadı ve geliştirilmesi
Çözüm:
💡 DNA'nın yapısının anlaşılması, genetik bilginin nasıl saklandığını, kopyalandığını ve iletildiğini açıklayarak modern moleküler biyolojinin temelini atmıştır.
- ➡️ Seçenek A: İnsülin, 1921'de Banting ve Best tarafından keşfedilmiştir. DNA'nın yapısı ise 1953'te çözülmüştür. Dolayısıyla DNA modeli, insülinin keşfine doğrudan katkıda bulunmamıştır.
- ➡️ Seçenek B: Gen terapisi, hastalıkları tedavi etmek için genleri kullanır. Kişiselleştirilmiş tıp da genetik yapıya göre tedavi planlamayı içerir. Her ikisi de DNA yapısı ve işleyişi hakkındaki bilgimiz olmadan mümkün olamazdı. Bu, en doğrudan katkıdır.
- ➡️ Seçenek C: Aşı üretimi, bağışıklık sistemi ve patojenlerle ilgilidir. DNA yapısının bilinmesi aşı geliştirmeyi kolaylaştırsa da, aşıların kendisi daha önceden de (örneğin çiçek aşısı) vardı. En doğrudan katkı değildir.
- ➡️ Seçenek D: Mikroskop, 17. yüzyılda Antonie van Leeuwenhoek'in çalışmalarıyla gelişmiştir. DNA'nın yapısı, mikroskobun icadından çok sonra anlaşılmıştır.
✅ Sonuç: DNA'nın yapısının keşfi, genlerin ve kalıtımın moleküler temelini anlamamızı sağladı. Bu da doğrudan gen terapisi ve kişiselleştirilmiş tıp gibi alanların önünü açtı. Doğru cevap B seçeneğidir.
