📉 20. Yüzyıl Başında Osmanlı Devleti'nin Ekonomik Durumu
20. yüzyılın başları, Osmanlı Devleti için hem siyasi hem de ekonomik anlamda oldukça zorlu bir dönemi ifade eder. Devlet, "Hasta Adam" olarak nitelendirilirken, ekonomisi de büyük ölçüde dışa bağımlı ve borçlar altında ezilmiş bir durumdaydı.
💰 Dış Borçlar ve Düyun-ı Umumiye
Osmanlı ekonomisini anlamak için en kritik nokta, dış borçlar meselesidir. Kırım Savaşı (1853-1856) ile başlayan süreçte devlet, Avrupa ülkelerinden yüksek faizlerle borç almaya başlamıştı. Bu borçlar ödenemeyince, 1881 yılında Düyun-ı Umumiye İdaresi (Genel Borçlar İdaresi) kuruldu.
- 🔄 Bu kurul, alacaklı Avrupa devletlerinin temsilcilerinden oluşuyordu.
- 📊 Osmanlı Devleti'nin önemli gelir kaynaklarına (tuz, tütün, damga pulu vb. vergiler) bu idare el koydu.
- 🎯 Bu durum, Osmanlı Devleti'nin ekonomik bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiğinin en somut göstergesiydi.
🏛️ Kapitülasyonlar ve Yabancı Sermaye
Kapitülasyonlar, yabancı tüccarlara tanınan ayrıcalıklardı. Zamanla genişleyen bu haklar, Osmanlı sanayisinin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri haline geldi.
- 🏭 Yabancı mallar çok düşük gümrük vergileriyle iç pazara giriyor, yerli üretici rekabet edemiyordu.
- 💸 Demiryolları, madenler ve bankacılık gibi önemli sektörler büyük ölçüde yabancı sermayenin kontrolüne geçmişti.
- 🌍 Bu durum, Osmanlı ekonomisini bir yarı-sömürge durumuna getirdi.
🌾 Tarım ve Sanayi
Ekonomi hala büyük ölçüde tarıma dayalıydı, ancak bu sektör de modern tekniklerden uzak ve verimsizdi.
- 🚜 Toprakların büyük kısmı ağalara veya şeyhlere aitti. Köylü ağır vergiler altında eziliyordu.
- 🏭 Sanayi denince akla el tezgâhları ve küçük atölyeler geliyordu. Fabrikalaşma çok sınırlıydı. İthal mallar, yerli el sanatlarını ve küçük imalatı çökertmişti.
- 🛤️ Ulaşım ağı yetersizdi. Yapılan demiryollarının çoğu, ham maddeyi limanlara taşımak ve askeri amaçlarla inşa edilmişti.
📈 Para ve Ticaret Dengesi
Osmanlı maliyesi kronik açık veriyordu. Devlet bütçesi, borç faizlerini ve maaşları ödemekte bile zorlanıyordu.
- 💱 Dış ticaret açığı çok yüksekti. Ham madde ihraç edip, pahalı sanayi ürünleri ithal ediliyordu.
- 🏦 Osmanlı Bankası, İngiliz ve Fransız ortaklığıyla kurulmuştu ve banknot basma tekelini elinde tutuyordu. Bu da mali bağımsızlığın olmadığını gösteriyordu.
🎯 Sonuç Olarak
20. yüzyılın başında Osmanlı ekonomisi;
- ✅ Dış borçlar ve Düyun-ı Umumiye ile ipotek altındaydı.
- ✅ Kapitülasyonlar ve yabancı sermaye egemenliği nedeniyle bağımsız değildi.
- ✅ Sanayisi gelişmemiş, tarımı verimsizdi.
- ✅ Kronik bütçe açığı ve dış ticaret açığı vardı.
Bu zayıf ekonomik yapı, devletin siyasi olarak da güçsüz düşmesine ve çöküş sürecini hızlandırmasına neden olmuştur. İttihat ve Terakki yönetiminin millî iktisat politikaları bu durumu düzeltmek için atılmış ancak I. Dünya Savaşı gibi büyük bir yıkımla kesintiye uğramıştır.