Modern Türk edebiyatının en unutulmaz karakterlerinden biri olan Zebercet'i ve onun kasvetli dünyasını barındıran Anayurt Oteli, usta yazar Yusuf Atılgan'ın eseridir. İlk olarak 1973 yılında yayımlanan bu roman, yalnızlık, toplumsal yabancılaşma ve içsel çöküş temalarını olağanüstü bir psikolojik derinlikle işleyerek, edebiyatımızda silinmez bir iz bırakmıştır.
Yusuf Atılgan (1921-1989), Türk edebiyatının "kırk ambar" denilebilecek, kendine has üslubuyla öne çıkan yazarlarındandır. İlk romanı Aylak Adam (1959) ile bireyin modern toplumdaki yalnızlığını ve arayışını anlatmış, Anayurt Oteli ile ise bu temaları daha karanlık ve trajik bir boyuta taşımıştır. Atılgan'ın eserleri, sıradan görünen hayatların altındaki fırtınaları, suskunlukların ve durağanlığın anlatımıyla ortaya koyar.
Roman, taşra kasabasındaki bir otelin bekçisi ve katibi olan Zebercet'in, bir gece konaklayan gizemli bir kadının ardından iyice derinleşen yalnızlığını ve psikolojik parçalanışını konu alır. Atılgan, olay örgüsünden çok, karakterin iç dünyasına odaklanarak, okuru Zebercet'in zihninin labirentlerinde bir yolculuğa çıkarır.
Anayurt Oteli, sadece bir hikaye anlatmaz; bir ruh halini, bir varoluşsal bunalımı tüm çıplaklığıyla resmeder. Yusuf Atılgan'ın kurgudaki ustalığı, dildeki titizliği ve karakter yaratmadaki derinliği, bu romanı Türk edebiyatının başyapıtlarından biri haline getirmiştir. Modern insanın yalnızlığını, iletişimsizliğini ve içine hapsolmuşluğunu anlamak isteyen her okur için vazgeçilmez bir eserdir.
Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan'ın kaleminden çıkmış, edebiyatımızın mihenk taşlarından biridir. Eser, kimliğini ve anlamını yitirmiş bireyin trajedisini, neredeyse klinik bir gözlemle sunar. "Kasaba" ve "otel" gibi sıradan unsurları, evrensel ve zamansız bir psikolojik dramın sahnesine dönüştürmeyi başaran bu roman, gücünü hâlâ korumakta ve her yeni kuşak tarafından keşfedilmeyi beklemektedir.