Günlük hayatta ve iş dünyasında yaşanan anlaşmazlıklar, geleneksel yargı yoluna gitmeden de çözülebilir. İşte tam bu noktada devreye, modern hukuk sistemlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelen arabuluculuk kurumu giriyor. Peki, nedir bu arabuluculuk?
Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişi (arabulucu) yardımıyla, gönüllülük ve gizlilik ilkeleri çerçevesinde, mahkeme dışında çözüme kavuşturulması sürecidir. Arabulucu, bir hakem veya yargıç gibi karar vermez; tarafları dinler, iletişimi kolaylaştırır ve onların kendi çözümlerini üretmelerine rehberlik eder.
Türk Hukuku'nda arabuluculuk, belirli uyuşmazlık alanlarında dava şartı olarak düzenlenmiştir. Yani, bu davaları açabilmek için öncelikle arabulculuk sürecinden geçmek zorunludur. Süreçte anlaşma sağlanamazsa, ancak o zaman dava açılabilir.
İşçi ile işveren arasında doğan ve alacak ve tazminat niteliğindeki uyuşmazlıklarda arabuluculuk zorunludur. Örneğin:
Belli bir değerin üzerindeki tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda dava şartıdır. Örneğin, bir ürün veya hizmetin ayıbından kaynaklanan alacak davaları.
Belirli bir maddi değerin (kanunla belirlenir, güncellenir) altında kalan ticari davalarda da arabuluculuk zorunlu olabilmektedir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan, özellikle imar ve yapı uyuşmazlıkları için de arabuluculuk dava şartı olarak getirilmiştir.
Arabuluculuk, zaman, para ve ilişkileri koruyan akılcı bir çözüm yoludur. Zorunlu olduğu alanlar giderek genişlemekte, taraflara düşmanlık değil, işbirliği kültürü aşılamaktadır. Bir hukuki uyuşmazlıkla karşılaştığınızda, öncelikle "Bu konuda arabuluculuk mümkün mü?" diye sormak, süreci sizin lehinize çevirebilir. Her zaman bir avukata danışarak, hukuki haklarınız ve en uygun çözüm yolu hakkında bilgi almayı unutmayın. 👨⚖️👩⚖️