Ekonomi denince akla gelen ilk kavramlardan biri olan arz ve talep, basit görünmesine rağmen tüm piyasa ekonomilerinin işleyişini açıklayan temel bir mekanizmadır. Bu iki gücün etkileşimi, fiyatların oluşmasından kaynakların dağılımına kadar pek çok ekonomik olgunun merkezinde yer alır.
Talep, belirli bir dönemde, belirli bir fiyattan tüketicilerin satın almaya hazır oldukları mal veya hizmet miktarıdır. Talep yalnızca "istek" değil, satın alma gücü ile desteklenen istek anlamına gelir.
Arz, belirli bir dönemde, belirli bir fiyattan üreticilerin satmaya hazır oldukları mal veya hizmet miktarıdır.
Arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktaya piyasa dengesi denir. Bu noktada:
Matematiksel olarak denge şu şekilde ifade edilir:
Arz Miktarı (Qₛ) = Talep Miktarı (Q₈)
Fiyat denge fiyatının üzerindeyse, arz edilen miktar talep edilen miktardan fazla olur. Bu durumda üreticiler satamadıkları malları stoklarında tutmak zorunda kalır ve fiyatları düşürme eğilimine girerler.
Fiyat denge fiyatının altındaysa, talep edilen miktar arz edilen miktardan fazla olur. Tüketiciler istedikleri malı bulamaz, bu da fiyatların yükselmesine neden olur.
Brezilya'da don olayı kahve arzını azaltır → arz eğrisi sola kayar → denge fiyatı yükselir → denge miktarı azalır.
Yeni bir akıllı telefon modeli piyasaya çıktığında, eski modelin talebi düşer → talep eğrisi sola kayar → hem denge fiyatı hem de denge miktarı azalır.
Arz ve talep mekanizması, Adam Smith'in deyimiyle "görünmez el" gibi çalışarak kaynakların etkin dağılımını sağlar. Bu sistem, merkezi planlamaya gerek kalmadan, bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeleriyle toplumsal refahı artırmayı hedefler. Günlük hayatta fiyat değişimlerinden iş kurma kararlarına kadar pek çok ekonomik olayı anlamak için arz ve talebi doğru kavramak esastır.
Arz ve talep yasaları, ekonomik okuryazarlığın temel taşı olarak, bireylere ve işletmelere daha bilinçli kararlar alma imkanı sunar. 🧠📈