Hava durumu tahminlerinde sıkça duyduğumuz "bağıl nem" kavramı, havanın ne kadar "doymuş" olduğunu gösterir. Peki bu oran %100'e ulaştığında gerçekten yağmur yağmaya başlar mı? Gelin bu ilginç meteorolojik olayı birlikte inceleyelim.
Basitçe ifade etmek gerekirse, bağıl nem, belirli bir sıcaklıkta havanın taşıyabileceği maksimum su buharı miktarına kıyasla, o anda havada bulunan su buharı miktarının yüzdesel ifadesidir. Yani %50 bağıl nem, havanın o sıcaklıkta alabileceği su buharının yarısını taşıdığı anlamına gelir.
Bağıl nemin %100 olması, havanın artık doyma noktasına ulaştığını gösterir. Bu sıcaklıkta hava, taşıyabileceği azami su buharına sahiptir. Hava "tamamen suya doymuş" durumdadır. Bu noktaya ulaşıldığında şu durumlar gözlemlenir:
Bu, kritik bir ayrımdır: %100 bağıl nem, yağışın kesin başlangıcı değil, yağışın oluşması için gerekli temel koşullardan biridir.
Yağışın (yağmur, kar, dolu) oluşabilmesi için:
Bağıl nem %100'e ulaştığında, genellikle sis oluşur veya yüzeylerde yoğuşma (çiy) görülür. Ancak gökyüzünden yağış düşmesi için, yukarıdaki ek süreçlerin gerçekleşmesi gerekir. Yani %100 nem, "yağmurun habercisi" olabilir, ancak "yağmurun kendisi" değildir.
Sıcak bir duş aldıktan sonra banyonun aynasının buğulanması veya soğuk bir içecek kutusunun dışının terlemesi, o küçük ortamdaki havanın hızla doyma noktasına (%100 bağıl neme) ulaşıp yoğuşma yapmasının en güzel örneğidir. Bu, yağışın mikro ölçekteki halidir!
Sonuç: Bağıl nem %100, havanın suya doyduğu andır ve yağışın ön koşullarından biridir. Ancak gökyüzünden su damlalarının düşmeye başlaması, buharın sıvılaşmasından çok daha karmaşık bir fiziksel süreç gerektirir. Meteoroloji, işte bu ince dengelerin bilimidir.