Anadolu'nun kapılarının Türklere açıldığı Malazgirt Zaferi'nden sonra, tarih sahnesine çıkan pek çok bey vardır. Ancak içlerinden biri, Türklerin denizlerle olan destansı ilişkisini başlatan kişi olarak ayrı bir yere sahiptir: Çaka Bey. Kurduğu beylik, Türk denizciliğinin ilk ve parlak bir örneğidir.
Çaka Bey, 1071 Malazgirt Savaşı sonrasında Batı Anadolu'ya yapılan akınlara katılan bir Selçuklu komutanıdır. Bizans'a esir düşmüş, İstanbul'da bir süre kalmış ve burada denizciliği, gemileri ve Bizans'ın siyasi yapısını yakından öğrenme fırsatı bulmuştur. Kaçıp İzmir'e döndüğünde, edindiği bu bilgilerle tarihi bir adım atacaktır.
1081 yılında İzmir'i alarak bağımsızlığını ilan eden Çaka Bey, Türk tarihinde bir ilki gerçekleştirip ilk Türk donanmasını kurdu. Bu donanma sadece küçük teknelerden oluşmuyordu; zamanının etkili savaş gemilerini inşa ettirdi.
Çaka Bey'in yükselişi ve özellikle Konstantinopolis hedefi, komşularını endişelendirdi. Bizans İmparatoru I. Aleksios, tarihi bir diplomatik hamle yaparak, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan'ı Çaka Bey'e karşı kışkırttı. İki Türk beyi arasına nifak tohumları ekildi.
I. Kılıçarslan, Çaka Bey'in gücünden ve kendi tahtı için potansiyel bir rakip olabileceğinden çekindi. 1095 yılında, Çaka Bey'i bir barış görüşmesi için davet etti ve bu ziyafet sırasında onu şehit ettirdi. Türk denizciliğinin bu parlak yıldızı, henüz 40'lı yaşlarında söndü.
Çaka Beyliği, kısa ömrüne rağmen Türk tarihinde silinmez bir iz bırakmıştır. Çaka Bey, sadece bir bey ya da fatih değil, aynı zamanda bir vizyoner ve Türk denizciliğinin kurucu babasıdır. Bugün Ege'de dalgalanan mavi sular, onun bin yıl önceki cesur yelkenlerinin hatırasını taşır.