Edebiyat tarihinin en özgün ve kişisel türlerinden biri olan deneme, adını ve kimliğini 16. yüzyılda yaşamış bir Fransız düşünür ve yazara borçludur: Michel de Montaigne. "Denemeler" (Fransızca: Les Essais) adlı başyapıtı, yalnızca bir kitap değil, aynı zamanda insan zihninin kendi üzerine yaptığı ilk büyük, sistematik olmayan ve samimi yolculuğun belgesidir.
1533-1592 yılları arasında yaşayan Montaigne, Fransa'nın soylu bir ailesinden geliyordu. Hukuk eğitimi aldı, belediye başkanlığı yaptı, ancak asıl mirası, kendisini kitaplarla dolu şatosunun kulesine kapatıp "kendini tanıma" ve "insan doğasını anlama" amacıyla kaleme aldığı denemeler oldu. Din savaşlarının ve toplumsal kargaşanın ortasında, bireyin iç dünyasına yönelen bir ses olarak öne çıktı.
Montaigne, 1571'de aktif kamu yaşamından çekilerek şatosuna döndü. Latince ve Yunanca klasikleri okuyor, düşünüyor ve düşüncelerini özgürce kağıda döküyordu. Bu yazılar, zamanla "essai" yani "deneme", "tecrübe" veya "sınama" adını aldı. Amacı, dogmalardan uzak, kendi aklının ve bakış açısının sınırlarını test ederek yazmaktı. Kitap, 1580'de ilk kez iki cilt halinde yayımlandı ve ölümüne dek sürekli genişletilip gözden geçirildi.
Denemeler, yalnızca bir edebi türün başlangıcı değil, aynı zamanda modern bireyciliğin, hümanizmin ve eleştirel düşüncenin kilometre taşlarından biridir. Montaigne'den sonra deneme, Francis Bacon, Ralph Waldo Emerson, Virginia Woolf gibi sayısız yazar tarafından benimsendi ve geliştirildi.
Montaigne'in denemeleri, bir ders kitabı gibi doğrular sunmaz. Aksine, okuyucuyu düşünmeye, soru sormaya ve kendi iç yolculuğuna çıkmaya davet eder. Bu nedenle, her okuyuşta yeni anlamlar katmanları keşfedilebilen, zamansız bir eserdir.
Sonuç olarak, "Denemeler" kimin eseridir sorusunun yanıtı, modern insanın kendi üzerine düşünme cesaretini gösteren Michel de Montaigne'dir. Onun şatosundan yayılan bu kişisel ses, yüzyıllar sonra bile "kendini bil" çağrısını fısıldamaya devam etmektedir.