Emek ve rızık kavramları, hem günlük hayatımızda hem de inanç sistemlerimizde önemli bir yer tutar. Emek, bir şeyi elde etmek için gösterdiğimiz çaba, gayret ve alın teridir. Rızık ise, bize nasip olan geçim kaynakları, nimetler ve maddi-manevi kazançlardır. Bu iki kavram birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur.
Emek, insanın bir hedefe ulaşmak için zihinsel veya fiziksel olarak sarf ettiği çabadır. Örneğin:
emek kapsamına girer. Emek, insana hem maddi hem de manevi değer katar.
Rızık, Yüce Allah'ın her canlıya nasip ettiği geçimliktir. Bu yalnızca para veya mal değil; sağlık, huzur, bilgi ve sevgi gibi manevi değerleri de içerebilir. Rızık, sadece çalışanlara değil, tüm canlılara verilen bir lütuftur.
Emek ve rızık arasında sıkı bir bağ vardır. İslam inancına göre, rızkı veren Allah'tır, ancak çalışmak ve gayret göstermek kulun görevidir. Bir ayette şöyle buyrulur: "İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur." (Necm Suresi, 39. Ayet)
Bu ilişkiyi şu şekilde özetleyebiliriz:
Bir çiftçi, tarlasını sürer, tohum eker ve sulama yapar. Onun görevi emek vermektir. Ancak mahsulün yetişmesi için güneş, yağmur ve toprağın verimliliği gibi faktörler gereklidir. İşte bu noktada rızık devreye girer. Çiftçi elinden geleni yapar, gerisini Allah'a bırakır.
Emek ve rızık, bir bütünün iki parçası gibidir. İnsan, üzerine düşen görevi yerine getirmeli, çalışmalı ve gayret etmelidir. Ancak unutmamalıdır ki, asıl rızık veren Allah'tır. Bu nedenle hem çalışmak hem de tevekkül etmek önemlidir.