Gelişmiş ülkelerde doğum oranları genellikle düşüktür ve nüfus yaşlanmaktadır. Bu durum, aktif işgücü piyasasını olumsuz etkiler. Daha fazla genç nüfus, ekonomik üretkenliği artırır, vergi gelirlerini yükseltir ve emeklilik sistemlerinin sürdürülebilirliğini sağlar.
Yaşlı nüfusun artması, sağlık harcamalarını ve emekli maaşı yükünü artırır. Çalışan genç nüfus azaldıkça, bu sistemlerin finansmanı zorlaşır. Nüfus artışı, çalışan-emekli dengesini korumak için kritik öneme sahiptir.
Nüfus artışı, beyin gücünü ve yenilikçiliği teşvik eder. Daha fazla insan, daha fazla fikir, buluş ve girişim demektir. Gelişmiş ülkeler, küresel rekabette geri kalmamak için genç ve dinamik bir nüfusa ihtiyaç duyar.
Daha fazla nüfus, daha büyük bir iç pazar anlamına gelir. Bu da yerel ekonomiyi canlandırır, işletmelerin büyümesine olanak tanır ve ekonomik çeşitliliği destekler.
Nüfus artışı teşvik edilirken, çevresel sürdürülebilirlik, kentleşme sorunları, altyapı yetersizlikleri ve kaynak dağılımı gibi konular da dikkate alınmalıdır. Dengeli ve planlı bir nüfus politikası, uzun vadeli başarı için şarttır.
Sonuç olarak, gelişmiş ülkeler nüfus artışını teşvik ederek ekonomik büyümeyi sürdürmeyi, sosyal güvenlik sistemlerini korumayı ve küresel rekabet gücünü artırmayı hedefler. Ancak bu politikaların, sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle uyumlu olması büyük önem taşımaktadır.