Edebiyatımızda “ilk”lerin özel bir yeri vardır. “Eylül” ismi duyulduğunda, bu özel yerin en önemli köşe taşlarından biri akla gelir. Peki, bu kıymetli eser kime aittir? Cevap: Mehmet Rauf. İşte, Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilen Eylül ve onun yaratıcısı Mehmet Rauf hakkında bilmeniz gerekenler.
Mehmet Rauf (1875-1931), Servet-i Fünun edebiyatının önde gelen yazarlarındandır. Edebiyat tarihine, özellikle psikolojik tahlilleri derinlemesine işleyen eserleriyle adını yazdırmıştır. Halid Ziya Uşaklıgil’in etkisinde kalmış, ancak Eylül romanıyla kendine özgü, içe dönük ve ruh çözümlemelerine dayalı bir üslup geliştirmiştir.
Eylül, 1900-1901 yıllarında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiş, kitap olarak ise ilk kez 1901 yılında basılmıştır. Roman, döneminin çok ilerisinde bir anlayışla, olaylardan çok karakterlerin iç dünyalarına, hislerine ve çatışmalarına odaklanır.
Roman, İstanbul’un Boğaziçi yalılarında geçer. Süreyya ve eşi Suad’ın evliliği ile Suad’ın Süreyya’nın yakın arkadaşı Necip Bey’e karşı duyduğu yasak aşkın psikolojik buhranları anlatılır. Eserde işlenen başlıca temalar şunlardır:
Bu romanı Türk edebiyatında bir dönüm noktası yapan özellikler:
Mehmet Rauf’un “Eylül”ü, sadece bir aşk hikayesi değil, insan ruhunun labirentlerinde dolaşan cesur bir edebi deneyimdir. Türk romanının gelişim seyrinde, realizmden modern anlatıma geçişte kritik bir köprü vazifesi görmüştür. Edebiyatseverler için, sadece “kimin eseri” sorusunun cevabı değil, okunması ve üzerine düşünülmesi gereken bir klasiktir.
Eser, günümüzde de birçok yayınevi tarafından basılmakta ve Türk edebiyatı derslerinde Servet-i Fünun döneminin ve psikolojik roman türünün en önemli örneği olarak anlatılmaya devam etmektedir.