Güney Cephesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli cephelerinden biridir. Bu cephe, özellikle Fransız işgal güçleri ve onların desteklediği Ermeni birliklerine karşı mücadele eden Kuva-yı Milliye güçlerinin kahramanlık destanı yazdığı bir bölge olmuştur.
Güney Cephesi, Adana, Maraş, Antep ve Urfa bölgelerini kapsamaktaydı. Mondros Mütarekesi'nden sonra bu bölgeler önce İngilizler, daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmişti. Bölgenin tarım potansiyeli, demiryolu hatları ve stratejik konumu, işgal güçleri için büyük önem taşıyordu.
Fransızlar, Sykes-Picot Anlaşması uyarınca Çukurova bölgesini işgal etmişlerdi. İşgal güçleri, özellikle bölgedeki Ermeni nüfustan oluşturdukları birlikleri kullanarak Türklere karşı baskı uygulamışlardır. Bu durum, bölgedeki direnişin daha da şiddetlenmesine neden olmuştur.
Bölgedeki Türk halkı, düzenli ordu bulunmadığı için yerel milis güçleri olan Kuva-yı Milliye birlikleriyle direnişi başlatmıştır. Bu birlikler:
Maraş'ta Fransız işgaline karşı başlatılan direniş, halkın topyekûn katılımıyla gerçekleşti. Sütçü İmam'ın başlattığı direniş sonucunda şehir 22 günlük mücadele sonunda kurtarıldı. TBMM, bu kahramanlık nedeniyle Maraş'a "Kahraman" unvanını verdi.
Ali Saip Bey liderliğindeki Kuva-yı Milliye güçleri, Urfa'yı iki aylık bir mücadele sonucunda Fransız işgalinden kurtardı. TBMM, bu başarı nedeniyle Urfa'ya "Şanlı" unvanını verdi.
Antep, 10 ay 9 gün süren tarihin en uzun savunmalarından birini gerçekleştirdi. Şahin Bey'in "Düşman arabaları cesedimi çiğnemeden Antep'e giremez!" sözü direnişin sembolü oldu. TBMM, bu kahramanlık nedeniyle Antep'e "Gazi" unvanını verdi.
20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Anlaşması ile Fransızlar, Güney Cephesi'ndeki işgalleri sona erdirdi. Bu anlaşma:
Güney Cephesi'ndeki mücadele, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli aşamalarından biridir. Bu cephede gösterilen direniş, düzenli ordunun kurulmasına zemin hazırlamış ve milli mücadelenin başarıya ulaşmasında kritik rol oynamıştır.