Dünya, küre şeklinde bir gezegendir. Ancak biz haritaları genellikle düz bir kağıt veya ekran üzerinde görürüz. İşte bu noktada harita projeksiyonları devreye girer. Bir harita projeksiyonu, Dünya'nın yuvarlak yüzeyindeki noktaları, düz bir yüzey (harita) üzerinde göstermek için kullanılan matematiksel bir yöntemdir.
Ana fikir şudur: Bir ışık kaynağı hayal edin ve Dünya'nın içinden veya dışından aydınlatılan, üzerinde kıtaların ve okyanusların çizili olduğu şeffaf bir küre olduğunu düşünün. Bu kürenin etrafına bir kağıt sararsanız, karanlıkta küre üzerindeki şekillerin gölgesi kağıda düşer. İşte bu "gölge düşürme" işlemine projeksiyon denir. Kullanılan kağıdın şekli (düz, silindir, koni) projeksiyonun türünü belirler.
Küresel bir yüzeyi hiç bozmadan düzleme aktarmak matematiksel olarak imkansızdır. Bu nedenle her harita projeksiyonu, dört temel özellikten bazılarını korurken diğerlerinde bozulmalara (distorsiyon) neden olur. Bu özellikler:
1. Silindirik Projeksiyonlar
Küre, bir silindir yüzeyine sarılıyormuş gibi düşünülür. Ekvator çevresinde en az hata payı vardır, kutuplara doğru bozulma artar.
2. Konik Projeksiyonlar
Küre, bir koni yüzeyine sarılıyormuş gibi düşünülür. Orta enlemler ve dar bölgeler (örneğin Türkiye, ABD) için idealdir. Koni genellikle kutuplara yakın bir paralel daireye teğet olarak yerleştirilir.
3. Düzlem (Azimutal) Projeksiyonlar
Küre, bir düzlem yüzeyine temas ediyormuş gibi düşünülür. Genellikle kutup bölgelerinin haritalanmasında veya hava yolları haritalarında kullanılır. Temas noktasından uzaklaştıkça bozulma artar.
Hiçbir harita projeksiyonu mükemmel değildir. Bir harita seçerken, "Bu haritanın amacı nedir?" sorusunu sormak gerekir. Alanları karşılaştırmak mı, yön bulmak mı, şekilleri doğru göstermek mi istiyorsunuz? Amaca uygun projeksiyon seçmek, en doğru bilgiyi almanızı sağlayacaktır.