“Hasretinden Prangalar Eskittim”… Bu mısra, Türk şiirinin belki de en çok bilinen, en derin iz bırakan dizelerinden birinin kapısını aralar. Şiirin bütünü, okuyan herkeste farklı bir yankı uyandırır; kimine göre bir aşkın, kimine göre bir özlemin, kimine göre ise toplumsal bir çığlığın sesidir. Peki bu unutulmaz şiir kime aittir? Cevap, Türk edebiyatının “tek kitap”la efsane olmuş şairi: Ahmed Arif.
Ahmed Arif'in 1968 yılında yayımlanan ve aynı adı taşıyan ilk ve tek şiir kitabı, Türk şiirinde bir dönüm noktasıdır. Kitaba adını veren bu şiir, sadece bir aşk şiiri değil, aynı zamanda tutku, isyan, sabır ve metanetin destansı bir anlatımıdır. Şair, Doğu Anadolu'nun sert ve dokunaklı atmosferini, kendi lirizmiyle harmanlayarak evrensel bir duygu diline dönüştürmüştür.
Ahmed Arif (1927-1991), aslen Erzurumlu olan ve hayatının büyük bölümünü Diyarbakır ve Ankara'da geçiren bir şairdir. Şiirleri, halk dilinin zenginliğini, destansı bir anlatımla buluşturur. Politik kimliği ve hayat görüşü şiirlerine yansımış olsa da, onun asıl gücü, insanı ve duyguyu en yalın haliyle, samimi ve gür bir sesle ifade edebilmesidir. "Hasretinden Prangalar Eskittim" kitabı, yayımlandığı günden beri hem okuyucular hem de şairler ve edebiyat eleştirmenleri tarafından büyük bir ilgi ve hayranlıkla karşılanmıştır.
Şiirin merkezinde yoğun bir hasret duygusu vardır. "Prangalar eskimek" metaforu, bu hasretin uzunluğunu ve dayanılmaz ağırlığını anlatır. Bu, sadece bir sevgiliye duyulan özlem olarak yorumlanabileceği gibi, vatana, özgürlüğe, kavuşulamayan bir ideale duyulan sonsuz bir özlemin de sembolü olabilir. Ahmed Arif'in şiirindeki bu çok katmanlılık, onu her okuyuşta yeniden keşfedilen bir eser haline getirir.
Ahmed Arif'in şiirleri, içerdiği ritim ve lirizm nedeniyle müzisyenlerin de sıklıkla başvurduğu metinler olmuştur. Cem Karaca, Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli gibi isimler, onun dizelerini bestelemiş ve bu şiirleri yeni kuşaklara taşımıştır. "Hasretinden Prangalar Eskittim", sadece edebiyat değil, Türkiye'nin müzik ve popüler kültür hafızasında da derin bir iz bırakmıştır.
Ahmed Arif'in bu şiiri ve genel olarak tüm eserleri, samimiyetin, yalınlığın ve insani duyguların evrensel dilidir. Coğrafyanın ve tarihin yükünü omuzlarında hisseden, ancak bunu bir inat ve sevda diline dönüştüren bir sesi temsil eder. "Hasretinden Prangalar Eskittim", adeta bir insanlık durumu olan özlemin, sabrın ve direncin şiirleşmiş halidir. Bu yüzden, onlarca yıl geçse de, her yeni okuyanda aynı sıcaklık ve güçle karşılık bulmaya devam etmektedir.
Ahmed Arif'in bu efsanevi kitabını okumak, Türk şiirinin en özgün ve etkileyici seslerinden biriyle tanışmak anlamına gelir. Şiirin büyüsü, belki de tam da burada, okuyan herkesin kendi prangalarını ve hasretlerini bulabileceği derinliktedir.