Hz. Süleyman (a.s.), İsrailoğulları'na gönderilen peygamberlerden biridir ve aynı zamanda kendisine büyük bir mülk (hükümdarlık) verilmiş bir hükümdardır. O, Hz. Davud'un (a.s.) oğludur ve babasından sonra hem peygamberlik hem de hükümdarlık görevini devralmıştır.
Hz. Süleyman, babası Hz. Davud'dan sonra İsrailoğulları'nın lideri olmuştur. Allah ona sadece peygamberlik değil, aynı zamanda diğer insanlara verilmeyen büyük bir saltanat, zenginlik ve doğaüstü güçler bahşetmiştir.
Hz. Süleyman'ın en önemli eserlerinden biri, Kudüs'te inşa ettirdiği büyük mabettir (Mescid-i Aksa). Bu mabedin inşasında cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan bir ordusu çalışmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de Sebe Suresi'nde geçen bir kıssa, onun hayvanlarla olan iletişimine güzel bir örnektir. Ordusuyla birlikte bir karınca vadisinden geçerken, bir karıncanın diğerlerine: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dediğini duyar. Hz. Süleyman bu sözü duyunca tebessüm eder ve Allah'a şükreder.
Hz. Süleyman'a, Saba Melikesi Belkıs'ın tahtının getirilmesi emredilir. Cinlerden bir ifrit, çok kısa bir sürede tahtı getirebileceğini söyler. Ancak, kendisine "ilim verilmiş bir kişi" göz açıp kapayıncaya kadar daha kısa bir sürede tahtı getiriverir. Bu olay, Allah'ın Hz. Süleyman'a verdiği ilmin büyüklüğünü gösterir. Sonrasında Belkıs, Hz. Süleyman'ın huzuruna gelir ve onun hükümdarlığını ve hikmetini görerek Allah'a iman eder.
Hz. Süleyman, yaslandığı bastonuna dayalı bir vaziyetteyken vefat etmiştir. Ancak, Allah onun ölümünü bir süre cinlerden ve insanlardan gizlemiştir. Cinler, onun öldüğünü ancak bastonunun aşındırdığı yerden yere düşmesiyle anlamışlardır. Bu olay, insanlara ve cinlere, ölümün her an gelebileceğini ve Allah'ın dilemesi dışında hiç kimsenin bunu bilemeyeceğini gösteren büyük bir ibrettir.
💡 Not: Hz. Süleyman'ın (a.s.) kıssası, Kur'an-ı Kerim'de birçok surede (Bakara, Nisa, En'am, Enbiya, Neml, Sebe, Sad) detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Bu kıssalardan çıkarılacak en önemli ders; dünya malına ve saltanata güvenmemek, daima Allah'a şükretmek ve O'na sığınmaktır.