Uluslararası Para Fonu (IMF), dünya ekonomisinin istikrarını sağlamayı hedefleyen, 190'dan fazla ülkenin üye olduğu güçlü bir kuruluştur. 1944'te Bretton Woods Konferansı'nda kurulan IMF, ülkelerin ödemeler dengesi sorunlarını aşmalarına yardım eder, finansal krizleri önlemeye çalışır ve küresel ekonomik işbirliğini teşvik eder. Gelin, bu önemli kuruluşu daha yakından tanıyalım.
IMF'nin kuruluş sözleşmesinde belirtilen başlıca amaçları şunlardır:
IMF'nin yönetim yapısı, üye ülkelerin ekonomik büyüklüklerine göre belirlenen bir kotaya dayanır. Her ülkenin kotası, fon içindeki oy gücünü, alabileceği finansal desteğin miktarını ve Özel Çekme Hakkı (SDR) adı verilen rezerv varlıktan payını belirler.
En yüksek kotaya ve dolayısıyla oy gücüne sahip ülkeler ABD, Japonya, Çin, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'tır. Kararlar genellikle %85 çoğunluk gerektirdiğinden, büyük paya sahip ülkeler veto yetkisine sahiptir.
IMF'den borç alan bir ülke, genellikle bir "stand-by düzenlemesi" veya "genişletilmiş fon kolaylığı" gibi bir programa girer. Bu programlar, ülkenin ekonomisini düzeltmeyi hedefleyen politika taahhütlerini içerir. Bu taahhütlere şartlılık (conditionality) denir.
Şartlılık maddeleri arasında kamu harcamalarının kısılması, sübvansiyonların azaltılması, vergi reformları, finansal sektör düzenlemeleri ve yapısal reformlar yer alabilir. Bu şartlar, fonun kaynaklarının doğru kullanımını garantilemeyi amaçlasa da, zaman zaman sosyal harcamaları kısabileceği için eleştirilere de konu olur.
IMF, küresel ekonomi için hayati bir rol oynasa da, çeşitli eleştirilerin hedefindedir:
IMF, 20. yüzyılın ortalarından bu yana uluslararası finansal sistemin merkezinde yer alan bir kurumdur. Finansal krizlerde "son kredi mercii" görevi görür ve küresel ekonomik istikrar için kritik bir platform sağlar. Ancak, etkinliği ve adaleti üzerindeki tartışmalar, kurumun sürekli olarak kendini reforme etme ihtiyacını doğurmaktadır. Günümüzde IMF, iklim değişikliği, dijital para ve artan eşitsizlik gibi yeni küresel zorluklara yanıt verme çabalarıyla da gündemdeki yerini korumaktadır.