İnkılap, dilimize Arapçadan geçmiş bir kelimedir ve Türkçede genellikle "devrim" veya "köklü değişim, dönüşüm" anlamlarında kullanılır. Günlük dilde sıkça duyduğumuz "Türk İnkılap Tarihi" ifadesi de buradan gelmektedir. Peki, bu kavram tam olarak neyi ifade eder?
"İnkılap" kelimesi, Arapça "kalb" kökünden türemiştir. Kalb, "çevirmek, dönüştürmek, ters yüz etmek" anlamlarına gelir. Buradan hareketle inkılap, bir halden başka bir hale geçmeyi, toplumun siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını kökten değiştiren büyük dönüşümleri ifade eder.
Önemli bir ayrım noktası şudur: İnkılap, yalnızca yönetim biçiminin değişmesi (darbe veya ihtilal) değil, bu değişimin beraberinde getirdiği çağdaş, ilerici ve kalıcı yenilikler bütünüdür.
Bu kavramlar sıklıkla karıştırılır. Aralarındaki ince farkları bilmek, konuyu anlamamızı kolaylaştırır:
Türkiye bağlamında "inkılap" denilince akla ilk gelen, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen çağdaşlaşma ve modernleşme hareketleridir. Bu inkılaplar, saltanatın kaldırılmasından harf devrimine, hukuk sisteminden eğitim birliğine kadar uzanan, toplumun tüm katmanlarını etkileyen köklü dönüşümlerdir.
Amacı, Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak, milli bir devlet inşa etmek ve toplumu aklın ve bilimin rehberliğinde ilerletmekti.
Sonuç olarak, inkılap, bir toplumun tarihindeki en önemli dönüm noktalarını işaret eden, onu geriye dönüşü olmayacak şekilde yeniden inşa eden büyük atılımların adıdır. Türk modernleşme tarihinin anahtar kavramlarından biridir ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal ve siyasi kimliğinin şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır.