Osmanlı tarihindeki dönüm noktalarından biri olan Kabakçı Mustafa İsyanı, yenilikçi padişah III. Selim'in tahtan indirilmesiyle sonuçlanan ve imparatorluğun modernleşme çabalarını onlarca yıl geriye atan trajik bir olaydır. Bu makalede, isyanın nedenlerini, gelişimini ve sonuçlarını inceleyeceğiz.
III. Selim (1789-1807), tahta çıktığında Osmanlı Devleti büyük bir askeri ve idari buhran içindeydi. Yaşanan yenilgilerin ardından, padişah köklü reformlar yapmak amacıyla Nizam-ı Cedid (Yeni Düzen) adını verdiği bir program başlattı. Bu program kapsamında:
Ancak bu reformlar, çıkarları zedelenen Yeniçerileri, esnafı ve uylemayı (din adamlarını) karşı bir cephe oluşturdu. Yeniliklere karşı hoşnutsuzluk, isyan için gerekli zemini hazırladı.
Mayıs 1807'de, Nizam-ı Cedid askerlerinin Rumeli'deki kalelere atanması, Yeniçeriler arasında "geleneksel ocak kaldırılacak" söylentilerini yaydı. Bu gerilimli ortamda, Kabakçı Mustafa adlı, Yeniçeri Ocağı'na bağlı bir astsubay (yardımcı), Levent Çiftliği'nde isyan bayrağını açtı. İsyan hızla büyüdü:
28 Mayıs 1807'de isyancılar saraya dayandı. III. Selim, kan dökülmesini önlemek amacıyla direnmedi. Şeyhülislam'dan alınan fetva ile hal' edildi (tahttan indirildi) ve yerine IV. Mustafa padişah ilan edildi. Bu süreçte:
III. Selim, bir yıl sonra, Alemdar Mustafa Paşa olayı sırasında tahtı geri almak isterken, IV. Mustafa'nın emriyle sarayda katledilecek ve böylece "İlhami" mahlaslı, sanatçı ruhlu reformcu padişahın hayatı trajik bir şekilde son bulacaktı.
Kabakçı Mustafa İsyanı, Osmanlı tarihi için basit bir askeri ayaklanmadan çok daha fazlasıdır:
Kabakçı Mustafa İsyanı, Osmanlı Devleti'nde statüko yanlıları ile reformcular arasındaki mücadelenin en kanlı ve belirleyici sahnelerinden biridir. III. Selim'in trajik sonu, devletin çöküş sürecini durdurmak isteyen aydın sultanların ne denli güçlü bir muhalefetle karşılaştığının sembolü haline gelmiştir. Bu olay, bir padişahın değil, bir çağın ve bir modernleşme projesinin sonu olarak tarihteki yerini almıştır.