Birçok kişi, Kanada'nın en büyük ve en bilindik şehirleri olan Toronto veya Vancouver'ın başkent olduğunu düşünür. Ancak Kanada'nın gerçek başkenti, ülkenin doğusunda yer alan, daha sakin ve tarih kokan bir şehir olan Ottawa'dır. Bu makalede, Ottawa'nın neden başkent seçildiğini, tarihini ve günümüzdeki önemini keşfedeceğiz.
Ottawa'nın başkent olma hikayesi, 19. yüzyılın ortalarına dayanır. O dönemde Kanada, Birleşik Kanada Eyaleti adı altında bir koloniydi ve başkent sık sık değişiyordu. Kingston, Montreal, Toronto ve Quebec City gibi şehirler başkentlik yapmıştı ancak hiçbiri kalıcı olamamıştı.
İngiliz Kraliçesi Victoria, 1857 yılında, stratejik ve politik nedenlerle Ottawa'yı kalıcı başkent olarak seçti. Bu kararın arkasında birkaç önemli sebep vardı:
Ottawa, günümüzde sadece bir idari merkez değil, aynı zamanda Kanada'nın kültürel ve tarihi kalbidir.
Şehrin en ikonik noktası, Ottawa Nehri'ne bakan yemyeşil bir tepe üzerinde kurulu Parlamento Binaları'dır. Gotik tarzdaki bu muhteşem yapılar, Kanada'nın federal hükümetine ev sahipliği yapar. Her yıl, 1 Temmuz'da (Kanada Günü) burada büyük kutlamalar düzenlenir.
Ottawa, resmi olarak iki dilli bir şehirdir. Hem İngilizce hem de Fransızca, günlük yaşamda, tabelalarda ve devlet hizmetlerinde eşit şekilde kullanılır. Bu özelliğiyle, Kanada'nın çift kültürlü yapısını en iyi yansıtan şehirlerden biridir.
Sonuç olarak, Ottawa, gökdelenlerden çok tarihi binaları, kalabalıktan çok huzurlu parkları ve nehirleri ile "büyük" bir başkentten beklenmeyecek bir sakinliğe sahiptir. Bu özellikleri onu, Kanada'nın gücünü ve çeşitliliğini temsil eden, mükemmel bir başkent yapar.
Bir sonraki seyahat planınızda, Toronto'nun ışıltısı veya Vancouver'ın dağları yerine, Kanada'nın kalbi Ottawa'ya da bir şans verin! 🍁