Kıbrıs Adası, Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren Türk ve Rum nüfusun bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. 1878'de İngiltere'ye kiralanan ada, 1923 Lozan Antlaşması ile resmen İngiliz yönetimine bırakıldı. İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlık hareketleri güçlenirken, Kıbrıs Türkleri ve Rumları arasındaki gerilimler de artmaya başladı.
1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Türk ve Rum toplumlarının ortaklığına dayanıyordu. Ancak bu ortaklık uzun sürmedi. 1963'te Rum liderliğindeki yönetim, anayasayı tek taraflı değiştirmeye kalkıştı ve Türklere karşı şiddet eylemleri başladı. "Kanlı Noel" olarak bilinen 1963-64 olayları, Türk toplumunu adanın %3'lük bir bölgesine sıkıştırdı.
15 Temmuz 1974'te Yunanistan'daki cunta yönetiminin desteğiyle EOKA-B örgütü, Kıbrıs'ta darbe yaparak Nikos Sampson'u iktidara getirdi. Bu darbe, adayı Yunanistan'a bağlama (Enosis) amacını taşıyordu ve Türkiye için kabul edilemez bir gelişme oldu.
20 Temmuz 1974: Birinci Barış Harekatı başladı. Türk birlikleri adaya çıktı ve Girne bölgesini kontrol altına aldı.
14-16 Ağustos 1974: Cenevre görüşmelerinin başarısız olması üzerine İkinci Barış Harekatı gerçekleştirildi. Bu harekatla bugünkü sınırlar büyük ölçüde oluştu.
Kıbrıs Barış Harekatı, Türk dış politikasının en önemli kararlarından biri olarak tarihteki yerini koruyor. Harekat, Kıbrıs Türk halkının varlığını ve haklarını güvence altına alırken, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde uzun süreli etkileri olan bir dönüm noktası oldu. Bugün hala devam eden Birleşmiş Milletler gözetimindeki müzakereler ve Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları tartışmaları, Kıbrıs meselesinin güncelliğini koruduğunu gösteriyor.
Kıbrıs Barış Harekatı, sadece askeri bir operasyon değil, aynı zamanda bir halkın varlık mücadelesinin garantisi olarak Türk ve Kıbrıs Türk tarihinde özel bir yere sahiptir.