Koku alma, çevremizdeki kimyasal maddeleri algılama yeteneğimizdir. Bu karmaşık süreç, kemoreseptörler adı verilen özel duyu hücreleri sayesinde gerçekleşir. Kemoreseptörler, kimyasal uyaranları algılayan ve bunları sinir sistemimiz için anlamlı sinyallere dönüştüren yapılardır.
Havadaki koku molekülleri (odorantlar) burun mukusunda çözünür. Bu çözünme, moleküllerin koku epiteline ulaşmasını sağlar.
Çözünmüş koku molekülleri, koku alma nöronlarının üzerindeki koku reseptör proteinlerine bağlanır. İnsanda yaklaşık 400 farklı tipte koku reseptörü bulunur!
Reseptöre bağlanma, hücre içinde kimyasal bir reaksiyon başlatır. Bu, aksiyon potansiyeli adı verilen elektriksel sinyallerin oluşmasına neden olur.
Oluşan elektriksel sinyaller, koku alma nöronları aracılığıyla doğrudan koku soğancığına iletilir. Burada sinyaller işlenir ve yorumlanır.
Koku soğancığından gelen bilgi, beyin korteksine ve limbik sisteme (duygular ve hafıza ile ilgili bölge) iletilir. Bu nedenle kokular genellikle güçlü duygusal tepkiler ve anılar uyandırır.
Koku alma süreci, kimyasal sinyallerin elektriksel sinyallere ve sonunda algıya dönüştüğü, son derece hassas ve karmaşık bir kemoreseptör sistemidir. Bu sistem sayesinde çevremizdeki kimyasal dünyayı "görebiliriz".