Osmanlı tarihinin en ilginç ve erken dönem siyasi komplolarından biri olan Kuleli Vakası, 1859 yılında gerçekleşmiş bir suikast girişimidir. Bu olay, Tanzimat döneminin reformlarından memnun olmayan muhafazakar ve dini çevrelerin, batılılaşma politikalarına ve Sultan Abdülmecid'e karşı bir tepkisi olarak ortaya çıkmıştır. İsmini, sorgulamaların ve tutuklamaların yapıldığı Kuleli Kışlası'ndan alan bu vaka, Osmanlı'da modern anlamda ilk siyasi suikast teşebbüsü olarak kabul edilir.
Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) ile Osmanlı Devleti köklü bir değişim sürecine girmişti. Batılı tarzda hukuk, eğitim ve idari düzenlemeler, geleneksel yapıyı ve ulemanın nüfuzunu sarsıyordu. Özellikle Müslüman ve gayrimüslimlere eşit haklar tanıyan düzenlemeler, bazı kesimlerde "din elden gidiyor" kaygısıyla büyük bir hoşnutsuzluk yaratmıştı. İşte Kuleli Vakası, bu hoşnutsuzluğun radikal bir eyleme dönüşme teşebbüsüdür.
Komployu planlayan grup, genellikle dini eğitim görmüş, ordu içinden ve medrese çevresinden kişilerden oluşuyordu. Grubun lideri Şeyh Ahmed isimli bir din adamıydı. Planlarına göre:
Ancak plan, katılımcılardan birinin ihbarı üzerine ortaya çıkarıldı ve eylem gerçekleştirilemeden engellendi.
Olayın ortaya çıkması üzerine şüpheliler Kuleli Kışlası'na hapsedildi ve burada yoğun bir soruşturma başlatıldı. Bu nedenle olay tarihe "Kuleli Vakası" olarak geçti. Yargılamalar sonucunda:
Kuleli Vakası, Osmanlı tarihinde bir dönüm noktasıdır:
Kuleli Vakası, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme sancıları çektiği kritik bir dönemde yaşanmıştır. Bir yanda batılılaşma ve reform isteği, diğer yanda geleneksel düzeni koruma arzusu arasındaki çatışmanın şiddete varabileceğini göstermiştir. Olay, Sultan Abdülmecid'in hayatını kurtarmış olsa da, devletin çok katmanlı toplumsal ve siyasi sorunlarının derinliğine işaret etmiş ve gelecekteki sıkıntıların habercisi olmuştur. Tarihçiler için, Osmanlı'da siyasi muhalefetin doğası ve devletin buna tepkisini incelemek açısından önemli bir case study'dir.