Musul Sorunu, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından, bugünkü Irak'ın kuzeyindeki Musul vilayetinin geleceğini belirlemek üzere Türkiye ile Birleşik Krallık (İngiltere) arasında yaşanan bir egemenlik anlaşmazlığıdır. 🗺️
Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılmış ve toprakları İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmişti. İngiltere, 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra bile Musul'u işgal etmeye devam etti. Bu durum, yeni kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümeti tarafından kabul edilmedi.
1922-1923'te yapılan Lozan Barış Konferansı'nda Musul meselesi çözüme kavuşturulamadı. Türk tarafı, halk oylaması (plebisit) yapılmasını istedi, çünkü bölgedeki nüfusun çoğunluğunun Türk ve Kürt kökenli olduğuna ve Türkiye'ye bağlanmak isteyeceğine inanıyordu. İngiltere ise bunu kabul etmedi. Sonuç olarak, sorunun çözümü dokuz ay içinde Türkiye ve İngiltere arasında yapılacak ikili görüşmelere bırakıldı.
İki ülke 1924'te İstanbul'da (Haliç Konferansı) bir araya geldi, ancak bir sonuç alınamadı. Gerginlik arttı ve bölgede sınır çatışmaları yaşandı. Bu sırada Türkiye'de patlak veren Şeyh Sait İsyanı, Türk hükümetinin elini zayıflattı. İsyanı bastırmakla uğraşan Türkiye, İngiltere ile mücadele edecek gücü kendinde bulamadı.
Konu, İngiltere'nin isteği üzerine Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Cemiyet, bölgenin Irak'a ait olduğu yönünde geçici bir rapor hazırladı. Bunun üzerine, 5 Haziran 1926'da Ankara'da bir antlaşma imzalandı.
Bu antlaşma ile Musul sorunu çözüme kavuşturuldu. Antlaşmanın maddeleri şunlardı: