Türk halk müziğinin efsanevi ismi Neşet Ertaş, sadece bir müzisyen değil, Anadolu'nun sesi, sözü ve ruhuydu. "Bozkırın Tezenesi" olarak anılan Ertaş, 1938'de Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya geldi. Babası, kendisi gibi bir saz üstadı olan Muharrem Ertaş'tı. Neşet Ertaş, müzikle beşikten mezara kadar iç içe geçmiş bir ömür sürdü.
Neşet Ertaş, babasından öğrendiği bağlama tekniği ve Abdal müzik geleneğiyle, kendine has bir tavır geliştirdi. Sadece bir icracı değil, aynı zamanda usta bir besteci ve söz yazarıydı. Eserlerinde; aşk, gurbet, hasret, doğa ve toplumsal gerçeklikler gibi temaları işledi.
Neşet Ertaş, hayatı boyunca popüler kültürün gösterişinden uzak, mütevazı bir hayat sürdü. Ancak değeri, geç de olsa resmi olarak teslim edildi.
Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de İzmir'de hayata gözlerini yumdu. Vasiyeti üzerine, babası Muharrem Ertaş'ın yanına, Kırşehir'in Bağbaşı Mezarlığı'na defnedildi. Ölümü, tüm Türkiye'de derin bir üzüntüyle karşılandı.
Onun sanatı, Anadolu'nun bin yıllık sözlü kültürünün ve müzik geleneğinin taşıyıcısıdır. Neşet Ertaş, bir "halk sanatçısı" olmanın ötesinde, kültürümüzün bir hafızası ve yüz akı olarak hatırlanmaya devam edecek. Eserleri, hâlâ dillerde, gönüllerde ve sazlarda yaşıyor.
"Ben sanatı, Allah'ın insanlara verdiği bir nimet olarak görüyorum. Bizim yaptığımız, bu nimeti işlemekten ibarettir."