Omurilik, merkezi sinir sisteminin en hayati parçalarından biridir. Beyin sapından başlayıp bel bölgesine kadar uzanan, yaklaşık 40-45 cm uzunluğunda, silindir şeklinde bir sinir dokusudur. Omurga kemiklerinin oluşturduğu kanalın (spinal kanal) içinde yer alır ve beyin ile vücudun geri kalanı arasında bir iletişim köprüsü görevi görür.
Omurilik dıştan içe doğru üç katmandan oluşur:
Omuriliğin en önemli görevi, duyusal (afferent) ve motor (efferent) bilgileri taşımaktır.
Omurilik, beyne danışmadan hızlı tepkiler üretebilir. Buna refleks yayı denir.
Örnek: Sıcak bir cisme dokunduğunuzda, elinizi çekme hareketi öncelikle omurilik tarafından organize edilir. Bu, hayati koruma sağlar.
Yürüme, koşma gibi ritmik hareketlerin temel düzenekleri omurilikteki özelleşmiş nöron ağları (merkezi patern üreteçleri) tarafından oluşturulur. Beyin bu temel paterni başlatır ve modüle eder.
Omurilik yaralanmaları, hasarın seviyesine göre felç (parapleji, tetrapleji) ile sonuçlanabilir. Hasar seviyesi ne kadar yüksekse (boyun bölgesi gibi), o kadar fazla vücut fonksiyonu etkilenir. Bu nedenle omurga sağlığı ve koruması çok kritiktir.
Omurilik, sadece bir "kablo" değil, karmaşık bir işlem ve koordinasyon merkezidir. Beyin ile vücut arasındaki iki yönlü trafiği yönetir, reflekslerimizi kontrol eder ve hareketlerimizin otomatik temelini oluşturur. Merkezi sinir sisteminin bu sessiz kahramanı, hayati fonksiyonlarımızın sorunsuz işlemesini sağlayan biyolojik bir süper otoyoldur.