18. yüzyılın sonlarında, Aydınlanma Çağı'nın katı akılcılığına ve klasisizmin kurallarına bir tepki olarak doğan Romantizm, sanat ve edebiyat dünyasında bir devrim yarattı. Bireyin iç dünyasına, tutkulara, hayallere ve doğanın görkemine odaklanan bu akım, Avrupa’yı derinden etkilemiş ve modern düşüncenin şekillenmesinde kritik bir rol oynamıştır.
Akım, 1789 Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük, eşitlik ve milliyetçilik idealleriyle beslenmiştir. Sanayileşmenin yarattığı yabancılaşma ve doğadan kopuş, romantik sanatçılarda bir kaçış arayışı ve geçmişe, masumiyete duyulan özlemi tetiklemiştir.
Romantizm, Aydınlanma'nın soğuk rasyonalizmini reddeder. Sanatın kaynağı olarak duyguları, sezgiyi ve sınırsız hayal gücünü yüceltir. Eserlerde yoğun heyecan, melankoli, aşk, umutsuzluk ve coşku gibi insani duygular ön plandadır.
Doğa, romantikler için ilham perisi ve bir sığınaktır. Klasisizmdeki "düzenli bahçe" anlayışının aksine, fırtınalar, uçurumlar, dağlar ve engin okyanuslar gibi görkemli ve "sublime" (yüce) manzaralar tercih edilir. Doğa, insan ruhunun bir yansıması olarak ele alınır.
Orta Çağ'a, efsanelere, ulusal mitlere ve halk kültürüne (folklor) büyük bir ilgi vardır. Milliyetçilik duygularının güçlendiği bu dönemde, yerel dil, tarih ve kahramanlık hikayeleri önem kazanmıştır.
Toplumsal kurallardan sıkılan, toplumla çatışan, yalnız ve "dâhi" birey tipi (Byronik kahraman) öne çıkar. Sanatçı, toplumun kural koyucusu değil, ilham perisinin elçisi ve toplumdan farklı bir "yaratıcı deha" olarak görülür.
Her türlü baskıya, siyasi otoriteye ve sanattaki katı kurallara karşı bir başkaldırı söz konusudur. Bu, siyasi özgürlük mücadelesi kadar, sanatsal ifadenin de serbestleşmesi anlamına gelir.
Sanayileşen, yozlaşan ve sıkıcı bulunan gündelik hayattan kaçış teması yaygındır. Kaçış, doğaya, geçmişe, egzotik ülkelere veya hayali dünyalara sığınarak gerçekleşir. Bu kaçınılmaz olarak bir hüzün ve melankoli havası yaratır.
Romantizm akımı, insan ruhunun derinliklerini keşfederek sanatın sınırlarını genişletmiştir. Bireyselliği, duygusal ifade özgürlüğünü ve doğayla kurulan organik bağı merkeze alması, onu takip eden Realizm, Sembolizm ve modern sanat akımları için de verimli bir zemin hazırlamıştır. Günümüzde hâlâ popüler kültürde hissedilen "asi kahraman", doğaya dönüş özlemi ve duygusal yoğunluk arayışı, romantizmin mirasıdır.