Edebiyatımızın ilk gerçekçi romanlarından biri olan Sergüzeşt, Samipaşazade Sezai tarafından 1888 yılında yayımlanmıştır. "Macera" anlamına gelen eser, Tanzimat Dönemi'nin toplumsal sorunlarına, özellikle de esaret ve kölelik kurumuna cesurca ışık tutar. İşte bu önemli romanın karakterleri, olay örgüsü ve temalarıyla detaylı bir özeti.
Dilber, henüz çocukken Kafkasya'dan kaçırılarak İstanbul'a getirilir ve Asaf Paşa'nın konağına satılır. Burada iyi muamele görür, mürebbiyeden ders alır, Fransızca ve piyano öğrenir. Ancak Asaf Paşa'nın mali sorunları baş gösterince, aile masrafları kısmak için Dilber'i satmak zorunda kalır.
Dilber, bu kez Mustafa Efendi ve huysuz, kıskanç karısı Zekiye Hanım'ın evine satılır. Burada gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddet hayatının en karanlık günleridir. Bir gün dayak yerken komşuların yardımıyla kurtulur ve karakola sığınır. Ancak o dönemin hukuku onu "mal" olarak gördüğü için efendisine iade edilir.
Mustafa Efendi, başı belaya girmesin diye Dilber'i bir tüccara satar. Tüccar onu, zengin bir ailenin ressam olan oğlu Celal Bey'e gösterir. Celal Bey, Dilber'in güzelliği ve hassas ruhundan derinden etkilenir. Onu satın alır, ancak bir köle olarak değil, bir insan olarak görür. Ona şefkatle yaklaşır, sanatı ve edebiyatı öğretir. Aralarında saf bir aşk filizlenir.
Celal Bey'in annesi, oğlunun bir cariyeye aşık olmasını ve onu özgür bırakmayı planlamasını onur meselesi yapar. Celal Bey'i kandırarak Dilber'i tekrar tüccara sattırır. Dilber, Celal Bey'in kendisini terk ettiğini zanneder ve büyük bir hayal kırıklığı yaşar.
Tüccar, Dilber'i Mısır'daki zengin bir paşaya satmak üzere gemiyle Kahire'ye götürür. Buradaki konakta, yaşlı ve bilge Cevher Ağa ona dostça davranır, hayat hikayesini dinler ve onu teselli eder. Ancak Dilber'in güzelliği burada da paşanın ilgisini çeker. Tüm hayatı boyunca bir meta gibi alınıp satılan, sevdiğinden ayrı düşen Dilber, tüm umutlarını yitirir.
Paşa ile evlendirilmek isteneceğini anlayan Dilber, kendisini bekleyen hayatı bir esaret olarak görür. Son bir umutla Celal Bey'e ulaşmaya çalışır ama imkansızdır. Çaresizlik içinde, Nil Nehri'ne atlayarak intihar eder. Bu eylemi, onun için nihai bir özgürlük arayışıdır.
Sergüzeşt, sadece bir köle kızın hüzünlü hikayesini anlatmaz; bir dönemin toplumsal çürümüşlüğünü, insanlık dışı uygulamalarını ve bireyin bu sistem karşısındaki çaresizliğini gözler önüne serer. Samipaşazade Sezai, şiirsel ve duygusal üslubuyla, okuyucuyu Dilber'in trajedisi üzerinden derin bir insanlık sorgulamasına davet eder. Roman, Türk edebiyatında insan hakları ve özgürlük temalı ilk ve en etkileyici yapıtlardan biri olarak değerini korumaktadır.