Modern psikolojinin en etkili ve aynı zamanda en tartışmalı isimlerinden biri olan Sigmund Freud, 20. yüzyılın düşünce dünyasını derinden etkilemiştir. İnsan zihninin karanlık dehlizlerine ışık tutmaya çalışan bu nörolog, geliştirdiği psikanaliz kuramıyla sadece psikolojiyi değil, sanattan edebiyata, sosyolojiden gündelik yaşamımıza kadar pek çok alanı şekillendirmiştir. Bu yazıda, Freud'un hayatına ve onu bu kadar ünlü yapan psikanaliz teorisine bir göz atacağız.
1856'da, o dönem Avusturya İmparatorluğu'na bağlı olan Moravya'da (günümüzde Çekya) doğan Freud, Viyana'da tıp eğitimi aldı ve nöroloji üzerine uzmanlaştı. Başlangıçta kokainin terapötik etkileri ve afazi (konuşma kaybı) üzerine çalışmalar yapsa da, asıl ilgisini histeri ve insan zihninin işleyişi çekti. Fransız nörolog Jean-Martin Charcot ile yaptığı çalışmalar, onun hipnoz ve bilinçdışı kavramlarıyla tanışmasını sağladı. Zamanla, hastalarıyla yaptığı görüşmelerde serbest çağrışım ve rüya analizi gibi yöntemleri geliştirerek psikanalizin temellerini attı. 1938'de Nazilerden kaçarak Londra'ya sığındı ve 1939'da hayata veda etti.
Psikanaliz, temelde insan davranışlarının ve kişiliğinin kökenlerini anlamaya çalışan bir kuram ve terapi yöntemidir. Freud'a göre, zihnimizin büyük bir kısmı buzdağının su altında kalan kısmı gibi, yani bilinçdışı tarafından yönetilir. Psikanalizin amacı, bu bilinçdışı süreçleri bilinç düzeyine çıkararak bireyin iç çatışmalarını çözmesine yardımcı olmaktır.
Freud, insan kişiliğini üç ana bileşene ayırarak açıklar:
Bu üçlü yapı arasındaki dengenin bozulması, psikolojik sorunlara yol açabilir.
Freud, kuramlarıyla büyük bir devrim yapmış olsa da, pek çok eleştiriye de maruz kalmıştır. Cinselliği aşırı vurguladığı, teorilerinin bilimsel olarak test edilemez olduğu ve kadın psikolojisini yanlış yorumladığı sıkça dile getirilmiştir. Buna rağmen, bilinçdışı, bastırma ve çocukluk travması gibi kavramları psikoloji bilimine kazandırmış ve kendisinden sonra gelen Adler, Jung, Lacan gibi birçok düşünürü derinden etkilemiştir.
Sonuç olarak, Sigmund Freud, insan doğasına dair radikal fikirleriyle hem sevildi hem de yerildi, ancak hiçbir zaman görmezden gelinmedi. Onun "Konuşma tedavisi" olarak da bilinen psikanalizi, bugün hala birçok psikoterapi ekolüne ilham vermeye devam etmektedir.