1960'lı yıllar, Türkiye'nin sanayileşme hamleleriyle kalkınmaya çalıştığı bir dönemdi. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in talimatıyla başlatılan bir proje, Türk insanının uzun zamandır içinde taşıdığı bir hayali gerçekleştirmeyi amaçlıyordu: tamamen yerli üretim bir otomobil yapmak. Bu talimat, Türkiye'nin otomotiv tarihinde unutulmaz bir sayfa açacaktı.
1961 yılında, Eskişehir'deki Türlükşe Demiryolları Fabrikası (TÜDEMSAŞ)'nda 24 mühendisten oğuşan bir ekip, sadece 4.5 ay gibi inanılmaz kısa bir sürede ilk prototipi üretmek için kolları sıvadı. Projenin adı "Devrim" konuldu - Türkiye'nin sanayi alanındaki devrimini simgeleyecek bir isim.
Mühendisler, çok kısıtlı imkanlarla çalışıyordu. Parçaların çoğu el işçiliğiyle üretildi. Motor blokları bile özel olarak döküldü. Toplamda dört adet Devrim otomobili üretildi: İkisi siyah, ikisi beyaz renkte.
Devrim arabaları, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında sergilenmek üzere Ankara'ya götürüldü. Cemal Gürsel, tören alanına siyah renkli Devrim ile gitmek istedi. Ancak yaşanan küçük bir ihmal tarihe geçecek bir olaya neden oldu:
Bu talihsiz olay, basında "Devrim yolda kaldı" şeklinde manşetlere yansıdı ve projenin geleceğini etkiledi.
Devrim projesi resmi olarak rafa kaldırılsa da, Türk mühendisliğinin neler başarabileceğini göstermesi açısından çok değerliydi. Bugün Eskişehir'de TÜLOMSAŞ müzesinde sergilenen Devrim arabaları, ziyaretçilerini 1960'ların heyecanlı ruhuna götürüyor.
Devrim, Türkiye'nin ilk yerli otomobil denemesi olarak tarihteki yerini aldı. Belki seri üretime geçemedi, ama Türk mühendislerinin azmini ve yeteneğini kanıtladı. Yıllar sonra, TOGG'un (Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu) hayata geçmesiyle, Devrim'in başlattığı hayal yeniden canlandı. Devrim, bir son değil, Türkiye'nin otomotiv serüveninin cesur bir başlangıcıydı.
Bugün, müzelerde sergilenen bu tarihi araçlar bize şunu hatırlatıyor: Her büyük başarı, bazen başarısızlıkla sonuçlanan cesur adımlarla başlar. 🚘💫