8. yüzyılda Orta Asya, iki büyük gücün etki alanı mücadelesine sahne oluyordu: Batıda Abbasi Halifeliği, doğuda ise Çin Tang Hanedanlığı. İki imparatorluk arasında kalan Türk boyları, bu mücadelede kaderlerini belirleyecek önemli bir tercih yapmak üzereydi.
Talas Savaşı, 751 yılında günümüz Kırgızistan sınırları içindeki Talas Nehri civarında gerçekleşti. Savaşta Karluk Türkleri son anda Abbasi ordusunun yanında yer alarak savaşın kaderini değiştirdi. Bu beklenmedik ittifak Çin ordusunun yenilgisini getirdi.
Talas Savaşı, Türklerin kitlesel olarak İslamiyet'i kabul etmelerinin başlangıcı oldu. Bu süreç aşamalı olarak gerçekleşti:
Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri İslamiyet'i benimsedi. Bu dönemde ticari ve siyasi ilişkiler ön plandaydı.
Karahanlı Devleti'nin resmi din olarak İslamiyet'i kabulüyle birlikte kitlesel geçişler hızlandı. Satuk Buğra Han'ın Müslüman olması (Abdülkerim adını alması) dönüm noktası oldu.
Selçukluların İslam dünyasının liderliğini üstlenmesiyle Türkler İslam medeniyetinin bayraktarı haline geldi.
Talas Savaşı ve sonrasında yaşanan süreç, sadece Türk tarihi için değil, dünya tarihi için de dönüm noktası oldu. Türklerin İslamiyet'i kabulü:
Türklerin İslamiyet'i kabulü, sadece dini bir değişim değil, aynı zamanda kültürel, siyasi ve toplumsal bir dönüşüm süreciydi. Bu süreç, Türk milletinin tarih sahnesindeki rolünü yeniden tanımlayarak, yüzyıllar boyunca sürecek bir medeniyet inşasının temellerini attı.