Yerçekimi, evrendeki en temel ve gizemli kuvvetlerden biridir. Günlük hayatta ayaklarımızın yere basmasını, elmaların ağaçtan düşmesini sağlayan bu olgu, aslında uzay-zaman dokusunun bükülmesinden kaynaklanan kütleçekim kuvvetinin Dünya yüzeyindeki tezahürüdür. Peki, bu kuvveti kim "keşfetti"? Gelin, bu büyüleyici konuyu birlikte inceleyelim.
Basitçe ifade etmek gerekirse, yerçekimi, kütlesi olan her cismin birbirine uyguladığı çekim kuvvetidir. Dünya'nın uyguladığı bu kuvvet, bizi yüzeyinde tutar ve nesnelerin düşmesine neden olur. Newton'dan Einstein'a kadar fizikçiler, bu olguyu farklı seviyelerde açıklamıştır.
Bu sorunun kısa cevabı: Yerçekimini "bulan" tek bir kişi yoktur. Ancak onu bilimsel olarak tanımlayan ve formüle döken kişi Sir Isaac Newton'dur.
Popüler hikayeye göre, 1666'da bir elma ağacının altında otururken kafasına düşen elma, onun evrensel çekim yasasını düşünmeye sevk etti. Newton, "Principia Mathematica" (1687) adlı eserinde, yalnızca Dünya'daki değil, evrendeki tüm cisimlerin birbirini çektiğini öne sürdü. Ay'ın Dünya etrafında, gezegenlerin Güneş etrafında dönmesini aynı yasa ile açıkladı. Bu, bilim tarihinde bir dönüm noktasıydı.
Newton'dan önce de insanlar nesnelerin neden düştüğünü merak ediyordu. Örneğin:
Yerçekimi, insanlık tarafından "icat edilmedi"; evrenin var oluşundan beri oradaydı. Newton ve Einstein gibi dahiler, onun işleyişine dair modeller geliştirerek anlayışımızı derinleştirdi. Bugün bile kara deliklerin davranışları veya kütleçekim dalgaları gibi konularda yeni keşifler yapılıyor. Yerçekimi, bize sadece ayaklarımızı yere bastıran değil, aynı zamanda evrenin sırlarını açan bir kapıdır.